Günümüzde evlerini terk etmek zorunda kalan insanların sayısı şimdiye dek kaydedilen en yüksek seviyeye ulaşmıştır. Haziran 2023 itibarıyla dünya genelinde 110 milyon kişi zulüm, çatışma, şiddet, insan hakları ihlalleri ve kamu düzenini ciddi şekilde bozan olaylar nedeniyle zorla yerinden edilmiştir. Küresel mülteci nüfusu 2023 yılı ortasında 36,4 milyona ulaşarak 2022 yılı sonuna kıyasla %3 yani 1,1 milyon kişilik bir artış göstermiştir. Ancak bu sayının hızla etrafımızı saran çok tehlikeli bir savaş yapbozunun en son ve belki de en büyük parçası olan Gazze’deki çatışmanın öncesine işaret ettiği unutulmamalıdır.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 1. maddesi uyarınca “Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar.” Beyanname’nin kabulünden 75 yıl sonra geldiğimiz noktada insan haklarına, uluslararası insancıl hukuka, mülteci hukukuna ve diğer uluslararası hukuk normlarına yönelik ihlallerin dünya genelinde artış gösterdiği görülmektedir. Savaşın temel kurallarını yani uluslararası insancıl hukuku gözetmemek bir istisna olmaktan çıkmakta ve adetâ norm hâline gelmektedir. Ve bu, evlerinden zorla koparılan milyonlarca insan için yıkım, yerinden edilme ve ıstırap demek. Her yeni kriz, kendinden öncekilerin mağdurlarını unutmaya terk etse de var olan milyonlarcasına milyonlarcasını daha ekliyor.
Türkiye 2014 yılından bu yana 3,2 milyondan fazlasını geçici koruma altındaki Suriyelilerin oluşturduğu 3,5 milyonu aşkın mülteci ve sığınmacıyla dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumundadır. Bu nüfusun yaklaşık %2’si Geçici Barınma Merkezlerinde yaşarken büyük çoğunluğu Türkiye’nin 81 ilinde kentsel alanlarda, kent çevresindeki alanlarda veya kırsal alanlarda ev sahibi toplum içerisinde yaşamaktadır. Türkiye’nin yasal çerçevesi; mülteci ve sığınmacıları ulusal düzeyde, il düzeyinde ve yerel düzeyde kamu sistemleri tarafından sağlanan hizmetlere dâhil eden bir kapsayıcılık ve uyumlaştırma politikasıyla desteklemektedir.
Türkiye’nin 12 yılı aşkın süredir uluslararası korumaya ihtiyaç duyan bireylere yönelik yürüttüğü kapsayıcı insani yardım politikası, bu yıl Şubat ayında meydana gelen, 11 ili ve 15 milyon insanı etkileyen yıkıcı depremlerde ülkenin gösterdiği acil müdahalede de yansımasını bulmuştur. Depremden etkilenenlerin 1,74 milyonu yıkılan binalarda Türk vatandaşlarıyla birlikte yaşayan göçmenlerdir.
Kurumlar arası müdahalenin bir parçası olarak UNHCR, Türkiye’deki acil müdahale çabalarını başından beri desteklemektedir. Devletin talebi üzerine koşulları iyileştirmek ve erken toparlanmayı desteklemek amacıyla aralarında mültecilerin ve ev sahibi nüfusun da bulunduğu afetzedelere dağıtılacak çadır, yatak ve mutfak setleri gibi yaklaşık 3 milyon temel yardım malzemesini yetkililere teslim etmiştir. Ayrıca özel ihtiyaç sahiplerine yardım sağlayarak bu kişilerin dokümantasyon ve sosyal koruma gibi hizmetlere ulaşmalarına yardımcı olmaktadır.
Depremlerin kalıcı etkileri, özellikle kırılgan gruplar ve bireyler için zorlayıcı olmaya devam etmektedir; bu kişiler, afetin boyutu göz önünde bulundurulduğunda en fazla zarar gören ve toparlanması en yavaş gerçekleşenlerdir. Ağustos 2023’te yapılan kurumlar arası koruma ihtiyaç analizi, bu dinamiklerin mültecilerin ve ev sahibi topluluk üyelerinin yaşamları üzerindeki olumsuz etkilerini ortaya koymaktadır. Öyle ki katılımcıların %80’inden fazlası maddi şartlarında olumsuz bir değişiklik yaşadığını bildirirken %90’ı aylık harcamalarını ve temel ihtiyaçlarını tümüyle karşılayamadığını vurgulamıştır. Bu bulgular, sürdürülebilir ve öngörülebilir geçim kaynaklarıyla, çok amaçlı nakit yardımı ve kapsamlı sosyal yardımlarla desteklenmediği takdirde pek çok hanenin gıda kriziyle karşı karşıya kalacağını göstermektedir. İhtiyaçlarını ve harcamalarını karşılamakta zorlanan hanelerin benimsediği ilk üç hayatta kalma stratejisi arasında gıda harcamalarını ve tüketimini azaltmanın bulunduğu düşünüldüğünde bireylerin sağlık sorunlarıyla karşılaşması da olası görünmektedir.
Depremden etkilenenlerin hayatlarını yeniden kurmalarını kolaylaştırmak üzere toparlanma, yeniden inşa ve kalkınma girişimlerine etkin katılım ve bu kişilerin acil insani ihtiyaçlarının karşılanmasını desteklemek gibi biçimlerde Türkiye’ye yönelik desteğin sürdürülmesi büyük önem taşımaktadır. Küresel Mülteci Mutabakatı doğrultusunda müthiş bir dayanışma örneği sergileyerek milyonlarca mülteciyi kabul eden, koruyan ve yardım eden Türkiye halkına bu büyük afet karşısında aynı destek ve cömertliği gösterme noktasında UNHCR uluslararası topluma çağrıda bulunmaktadır. Mutabakatın merkezî düzenlemesi olan ve Aralık 2023’te Cenevre’de gerçekleştirilen ikinci Küresel Mülteci Forumu, somut taahhütleri ve katkıları duyurmak, kaydedilen ilerlemeyi değerlendirmek ve mutabakatın hedeflerini desteklemek üzere çıkarılan dersler, fırsatlar, zorluklar ile yük ve sorumluluk paylaşım yolları üzerinde değerlendirmelerde önemli fırsatlar sunmuştur.