2021’de Orman Yangınları

Ertuğrul Bilgili
Prof. Dr., Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi

2021, afet boyutunda çok büyük orman yangınlarının görüldüğü bir yıl olmuştur. Son yıllarda büyük orman yangınları, sadece ülkemizde değil dünyanın birçok bölgesinde ciddi sosyal, ekonomik ve ekolojik sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Avustralya’da Ağustos 2019-Mart 2020 arasında çıkan büyük yangınlarda yaklaşık 12,6 milyon hektar (ha) alan yangınlardan etkilenmiştir.1 ABD’de 2020’de 4,1 milyon hektar alan yangınlardan etkilenmiş, 2021’de ise California eyaletinde çıkan Dixie yangınında 370 bin hektar alan yangınlardan etkilenmiştir.2 Kanada genelinde etkili olan orman yangınlarında ise Kasım 2021 itibarıyla üç milyon hektar ormanlık alan yangınlardan etkilenmiştir.3 Yine Eylül 2021 itibarıyla İtalya’da 53.800 ha, Fransa’da 22.800 ha, Romanya’da 18.000 ha, Bosna Hersek’te 25.500 ha alan yangınlardan etkilenmiştir.4

Türkiye açısından 2021, çıkan yangın sayısı açısından olmasa bile büyük orman yangınlarının sayısı ve yangın başına düşen alan açısından rekor yılı olmuştur. Orman yangınlarıyla ilgili resmî istatistiklerin düzenli tutulmaya başlandığı 1937’den 2020 sonuna kadar meydana gelen yaklaşık 115 bin orman yangınında toplam 1,8 milyon ha alan yangınlardan etkilenmiştir. Yangınlardan etkilenen yıllık ortalama alan 20.380 ha olup yangın başına düşen alan yaklaşık 15 ha dolayındadır (Şekil 1).


Şekil 1. 1937-2021 arası Türkiye’deki orman yangınlarının adedi ve yanan alan miktarı
(OGM, 2021; 2021 yangınları Kasım itibarıyladır).

Ülkemiz genelinde 1979-2020 arasında 500 ha ve üzeri büyüklükte 123 adet orman yangını meydana gelmiş ve yaklaşık 174.790 ha alan bu yangınlardan etkilenmiştir. Bu yıllar arası çıkan büyük orman yangınlarının toplam çıkan yangınlar içindeki payı yaklaşık %0,1 gibi çok düşük bir orana sahiptir. Buna rağmen bu yangınların etkilediği alan, toplam yanan ormanlık alanının yaklaşık %10’una karşılık gelmektedir.

Kasım 2021 itibarıyla yaklaşık 2.700 yangında 142 bin ha alan yangınlardan etkilenmiştir. Bu alanın 117 bin hektarlık kısmı, 28 Temmuz-10 Ağustos arasındaki 16 büyük (500 ha ve üzeri) yangın sonucunda gerçekleşmiştir. Büyük yangınlardan etkilenen alan, 2021 yangınlarından etkilenen toplam alanın %83’lük kısmını oluşturmaktadır. Bu alanın 1937’den günümüze toplam yanan ormanlık alan içindeki payı ise yaklaşık %8’dir.

Ülke genelinde etkili olan büyük orman yangınlarında 8 kişi hayatını kaybetmiş, binlerce dekar tarım arazisi, turizm tesisi ve yerleşim yeri yangınlardan etkilenmiş ve binlerce hayvan telef olmuştur.

Yangınlara 16 su atar uçak, 65 helikopter, 9 insansız hava aracı (İHA), 1 insansız helikopter, 850 arazöz ve su tankeri, 430 iş makinesi ve 5.250 personelle müdahale edilmiştir. Ayrıca Azerbaycan, Ukrayna, Rusya, İspanya, Hırvatistan, Katar ve İran gibi birçok ülke personel ve araç desteğinde bulunmuştur.

2021 yangın sezonu, hem yangın davranışı hem de yangınlarla mücadele açısından geçmiş yıllardan çok farklı olmuştur. İlk kez çok büyük boyutta ve çok sayıdaki yangınla eş zamanlı mücadele etmek zorunda kalınmıştır. Bu durum organizasyon, koordinasyon ve lojistik açıdan birçok problemi açığa çıkarmış veya problemin bizzat sebebi olmuştur. Yangınla mücadele organizasyonu haricinde yangın dışı lojistik destek, kurumlar arası yardımlaşma, koordinasyon ve afet yönetimiyle ilgili eksiklikler de gözlemlenmiştir. Gelecekte benzer problemlerin yaşanmaması için yangınlarda afet yönetimi programlarının geliştirilmesi gereklidir.

Yangınların Sebepleri

Ülkemizde yaklaşık 22,9 milyon ha ormanlık alan bulunmaktadır.5 Ülke ormanlarımızın yarıdan biraz fazlası, orman yangınlarına hassas alanlarda bulunmaktadır. Resmî kayıtların tutulmaya başlandığı 1937’den 2020 sonuna kadar yaklaşık 115 bin kayıtlı yangında, 1,8 milyon ha ormanlık alan yangınlardan etkilenmiştir. 2021 dâhil edildiğinde yanan alan miktarı 1,95 milyon ha ulaşmıştır.6

Ormanlarımızda çıkan yangınların %95 ila %97’lik kısmı insan kaynaklıdır, geriye kalan %3 ila %5’lik kısmı ise yıldırım gibi doğal sebeplerden kaynaklanmaktadır.7 İnsan kaynaklı yangınların %12 ila %15’lik kısmı kasıtlı çıkarılmış yangınlardan oluşurken tüm yangınların yarıdan fazlası ihmal ve dikkatsizlik sonucu gerçekleşmiştir. 2021 yangınlarının istatistiklerle orantılı gerçekleştiği görülmektedir.

Ülkemizde yangınlar incelendiğinde orman yangınlarının temelinde sosyal, ekonomik ve kültürel sebeplerin olduğunu görmekteyiz.

İnsanımız geleneksel olarak tarlalarındaki anızları yakar, muz bahçesi, fındık ve çay bahçelerindeki atıklarını yakarak temizler veya piknik yapmak için mangal ateşi yakar. Yangın tehlikesinin yüksek olduğu zamanlarda bu yakmalar orman yangınlarına sebep olabilmektedir.8

Yangınların bu sosyoekonomik ve kültürel sebeplerinin yangınlarla ilgili planlamalar açısından oldukça önemli olduğunu söyleyebiliriz.

Bu bağlamda yangınların çıkmasını önlemeye yönelik tedbirlerle yangınlara karşı hazırlıklı olma ve yangınlarla mücadele faaliyetlerinin planlanması, yangına hassas bölgelerde yaşayan hedef kitlelerin sosyal, ekonomik ve kültürel ihtiyaç ve beklentilerini de içine alan bir düşünce ve görüş çerçevesinde yapılmalıdır. Aksi takdirde yapılacak planların uygulanma başarısı düşük olacaktır.

Yangınların bir afet boyutuna gelmesinin temel sebepleri nelerdir?

Yangın davranışını etkileyen en önemli faktörler yanıcı maddeler, hava hâlleri ve topografik özelliklerdir. Topografik özelliklerin zaman içinde sabit kaldığı varsayılırsa yangınları zaman içerisinde etkileyen en önemli unsurların yanıcı maddeler ve hava hâlleri olduğunu söyleyebiliriz.

Ülkemiz ormanlarında yanıcı madde miktarı her geçen gün artmaktadır. Bunun sebebi ise son yirmi otuz yılda kırsal kesimden kentlere yaşanan yoğun nüfus hareketi ve bunun sonucunda hayvancılığın azalması, aynı zamanda ısınma ve yakıt için doğalgaz kullanımının yaygınlaşmasının ormanlara olan sosyal baskının azalmasına yol açmasıdır. Orman Genel Müdürlüğünün geniş çaplı ağaçlandırma, rehabilitasyon ve bakım çalışmalarıyla ağaçlandırma seferberlikleri ormanlık alanların artışını beraberinde getirmiştir. Bunun sonucu olarak ormanlardaki yanıcı madde birikimi ve sürekliliği önemli oranda artmıştır. Yanıcı madde miktarlarındaki bu artış, yangının başlaması, büyümesi ve gelişerek tehlikeli olmasına zemin hazırlamaktadır.9

Tüm bunlarla birlikte özellikle tatil beldelerinde yeni yerleşim alanlarının artan şekilde ormanlarla iç içe yapılması, kıyı kesimlerindeki turizm tesisleri ve orman içi yerleşim alanlarında, yangına hazırlıklı olma seviyelerinin oldukça yetersiz oluşu yangınların sebep olduğu zararı arttırmaktadır. 2021 yangınlarında da görüldüğü üzere boşaltılan yerleşim birimleri, yanan evler, turizm tesisleri ve sera alanları bu durumun bir sonucudur. Gerekli önlemler alınmadığı sürece çok daha büyük felaketlerle karşılaşmanın kaçınılmaz olacağını ifade etmek yanlış olmayacaktır.

Türkiye’de özellikle son yıllarda yangınla mücadelede önemli başarılar elde edilmiştir. Bu başarı, yangın işçisinden amirine kadar tüm yangın çalışanlarının gayretli çalışmaları ve halkın orman yangınlarına karşı hassasiyetinin ve orman sevgisinin bir sonucudur. İleri teknolojilerin artan kullanımı da bu başarıda pay sahibidir. Ancak şunu ifade etmek gerekir ki yangınlarla etkin mücadele yangın tehlikesini ortadan kaldırmamaktadır. Yangınla mücadeleye aktarılan kaynak ve gösterilen özen, yangınların önlenmesi ve yangınlara karşı hazırlıklı olma faaliyetleri için de ayrılmalı ve gösterilmelidir.

Yangınların daha sık ve afet boyutunda görülmesinin bir diğer sebebi ise iklim değişikliğine bağlı gerçekleşen hava hâllerindeki olağan dışılıklardır. Yaz aylarının başlamasıyla hava sıcaklıklarının artması, havanın bağıl neminin azalması ve bunun sonucunda kuruyan otların ve orman zeminindeki yanıcı maddelerin hızlı şekilde nemini kaybetmesiyle yangınlar kolaylıkla çıkabilmekte ve yayılabilmektedir.10 Özellikle rüzgârlı zamanlarda yangınların çıkması ve yayılması çok kolay olmaktadır. 2021’de çıkan ve çok kısa zamanda çok geniş alanları etkileyen orman yangınlarının afete dönüşmesi, yangınlar öncesindeki hava hâlleriyle yakından ilişkilidir. 28 Temmuz öncesinde ülkemizin kuzey bölgelerini etkileyen ve sel felaketlerine de sebep olan şiddetli yağışlar sonrasında kuzeyden güneye esen serin ve kuru rüzgârlar, kuzey (iç bölgeler) ve güney/ batı (Akdeniz/ Ege) bölgeleri arasındaki yüksek sıcaklık farklarından dolayı hızını arttırarak fırtına seviyesinde hava akımları oluşturmuştur. Yüksek şiddetli poyrazın etkisiyle havanın bağıl nemi %10’un altına düşmüş ve orman ölü örtüsü daha da kuru hâle gelmiştir. Yanıcı madde neminin %10’un altına düşmesi, yanıcı maddelerin kolaylıkla tutuşması ve çıkan yangının çok hızlı bir şekilde yayılacağı anlamına gelmektedir. Rüzgârın kuru (Akdeniz/ Ege Bölgesi’nde poyraz), hızının çok yüksek ve arazi yapısının kırıklı olması yangının yayılma oranını, şiddetini ve zararının boyutunu tahmin edilemeyecek boyutlara taşımıştır. 28 Temmuz-10 Ağustos arasında ülkemizde yaşanan orman yangını afeti tam da bu durumu ifade etmektedir.

Orman yangınlarının önlenmesi, tespiti ve mücadelesiyle ilgili sahip olunan gelişmiş teknoloji, lojistik imkânlar, kaynak ve altyapıya rağmen çok geniş ormanlık alanlar yangınlardan etkilenmeye devam etmektedir. Bu durum iklim, vejetasyon ve yangın ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Özellikle iklim değerlerindeki (hava hâllerindeki) kısa süreli olağan dışılıklar yangın davranışını çok tehlikeli boyutlara taşıyabilmektedir. İklim değerleri ve hava hâllerindeki olağan dışılıkların gelecekte daha sık yaşanacağı tahminleri, durumun vahametini ortaya koyar niteliktedir.

Yangınlarla Mücadele Nasıl Yapılmalıdır?

Yangınlarla mücadele, “önleyici tedbirler” ve çıkması muhtemel yangınların en az zararla atlatılmasını sağlamaya yönelik “yangınlara karşı hazırlıklı olma” tedbirleriyle başlar. Mevcut yangın politikaları yangınlarla mücadeleyi önceleyen ve yangınların ekosistemler üzerindeki etkisini dikkate almayan bir anlayışla oluşturulmuştur.11 Orman yangınları her ne kadar ekonomik ve ekolojik olarak çok yıkıcı etkilere sahip olsa da yangına bağımlı ekosistemlerde ekosistemlerin yapı, kompozisyon ve fonksiyonları yangın rejimine göre şekillenir. Ekosistem hizmetleri (ekosistemlerden beklentilerimiz) ekosistemlerin yapı, kompozisyon ve fonksiyonlarına bağlıdır.

Yangın rejimi temelde beş bileşenden oluşur; yangın sıklığı, şiddeti, yanıcı madde tüketimi, büyüklüğü ve mevsimi.12 Her bir yangın rejimi bileşeni ayrı ayrı veya diğerleriyle birlikte ekosistemlerin şekillenmesinde önemli rol oynar.13 Yangın rejimi bileşenleriyle hava hâlleri ve iklim parametreleri arasında sıkı bir ilişki vardır. İklim değerlerindeki kısa ve uzun dönemli değişimlerin yangınların sıklık ve şiddetinde artışlara sebep olacağı öngörülmektedir.14 15 Bu öngörünün gerçekleşmesi durumunda ekosistemlerin yapı ve kompozisyonlarında mutlak değişimle ekosistem hizmetlerinin aksaması kaçınılmaz olacaktır.

Küresel iklim değişimiyle birlikte arazi kullanımı ve kullanımda meydana gelen değişimler de yangın rejimini etkileyerek doğal ekosistem yapılarında önemli değişimlere yol açabilir. Tahminî iklim senaryolarının gerçekleşmesi durumunda daha önce yangınların sık görüldüğü yerlerde sayı ve sıklığının artacağı, sık görülmediği ancak yanıcı madde miktarı ve sürekliliğinin yüksek olduğu bölgelerde ise artan yangın sayılarıyla birlikte büyük ve tahripkâr yangın olaylarının artacağı öngörülebilir.16 Bu sebeple yangınlarla ilgili planlamalar, yangınların sosyal, ekonomik ve ekolojik boyutları dikkatlice ele alınarak yapılmalıdır.

Yangınlarla mücadele teknik ve idari bir konudur. Yangınla mücadele stratejilerini büyük oranda yangın davranışı belirler. Teknik imkânlar çerçevesinde 20-25 km hızla esen rüzgârlarda yangınlar kontrol altına alınabilir. Ancak 30 km hızın üzerindeki rüzgârlarda yangının seyri yanıcı maddelerden bağımsız olarak sadece rüzgârın kontrolüne geçer. 28 Temmuz-10 Ağustos arasında geçekleşen ve yüksek sıcaklık, düşük bağıl nem ve 40-45 km hıza ulaşan rüzgârların kontrolünde seyreden yangınlarda bu durum gözlenmiştir. Bu özellikteki yangınların hiçbir teknik imkân ve mücadele teknikleriyle kontrol altına alınabilmesi mümkün değildir. Bununla birlikte ölü örtüdeki yanıcı madde neminin %7’nin altına düşmesi durumunda nispeten düşük rüzgâr hızlarında dahi yangınların kontrol altına alınabilmesi mümkün olmayabilir. Bu tür yangınları şartlar değişinceye kadar “müdahale edilemez” yangınlar şeklinde sınıflandırarak yangınla mücadeleyi yangından korunmak ve önem arz eden mekân ve kaynakların korunmasına yönelik tedbirleri almak şeklinde düşünmek gerekir. Can ve mal güvenliğiyle ilgili tedbirleri uygulamak bu durumlarda öncelik arz eder.

Özellikle büyük yangınlarda mücadele seçenekleri yangın davranış potansiyeline göre değerlendirilmeli ve buna bağlı yangınla mücadele stratejileri belirlenmelidir. Bu hususta hâlihazırda kullanılan yangın şiddet sınıflarının (çok düşük, düşük, orta, yüksek, çok yüksek)17 18 tekrar gözden geçirilmesi ve “çok yüksek” sınıfının “kontrol edilebilir” ve “kontrol edilemez” diye ikiye ayrılması düşünülebilir. Yangın davranış potansiyelinin hızlı, doğru ve zamanlı şekilde karar vericilere sunulabilmesi için “Yangın Tehlike Oranları Sistemi” gibi karar destek sistemlerinin acilen uygulamaya aktarılması büyük önem arz etmektedir.19

Yangınlardan Sonra Yanan Alanlarda Ne Yapmak Gerekir?

Dünya karasal ekosistemlerinin yarısı yangınlardan bir şekilde etkilenmektedir. Bu ekosistemlerin yarısı yangınlara bağımlı ekosistemlerden oluşmaktadır. Ülkemizin de parçası olduğu Akdeniz iklimi maki (çalı) ekosistemleri ve bazı çam (ör. saf kızılçam) ekosistemleriyle Afrika, Güney Amerika ve Avustralya savanları ve çalı ekosistemleri yangına bağımlı ekosistemlere örnek teşkil eder. Bu ekosistemlerde yangın ekosistemlerin yapı, kompozisyon ve fonksiyonları yanında türlerin sürekliliğinin sağlanması için bir gerekliliktir. Bu tip ekosistemlerden yangının uzaklaştırılması veya yangın rejiminin değiştirilmesi ekosistemde geri dönülmesi zor yapısal hasarlara (meşcere, yapı ve kompozisyonuyla tür değişimi) sebep olabilmektedir.

Yangına bağımlı ekosistemlerde yangınlardan sonra alanların büyük ekseriyeti doğal yolla tekrar orman rejimine döner ve birkaç yıl içinde ekosistem kendisini yeniler. Yangının çok şiddetli gerçekleştiği kısımlarda gençleşmede kısa süreli problemler yaşanabilir. 2008 Serik Taşağıl orman yangını alanında görüldüğü gibi geniş çaplı yangınlarda erozyon problemi oluşabilir. Bu alanların genelinde hâkim olan kızılçam ve maki türleri yangına karşı çok önemli dayanıklılık mekanizmalarına sahiptir. Bu türler yangın sonrasında alana gelme isteği ve yangın rejimiyle uyumlu kritik hayat olaylarına sahiptirler. Türlerin bu özellikleri yangından sonra yanan alana tekrar gelebilmelerini kolaylaştırmakta hatta garanti altına almaktadır. Bu tür alanlarda, sadece koruma tedbirleriyle yanan alanın orman rejimine kazandırılması büyük oranda mümkündür.

Lâkin yangına bağımlı olmayan ancak yangınlarla iç içe olan birçok ekosistem, yangınlardan önemli derecede etkilenmektedir. Çok şiddetli, erken ve geniş çaplı yangınlar bu ekosistemler için ölümcül sonuçlar doğururken özellikle aynı yaşlı, tek tabakalı ve saf meşcere oluşturan bazı türlerin yaşlı meşcerelerinde tohum çimlenme ve fidan büyüme ve gelişimine önemli katkısı olduğu bilinmektedir. Bazı çam türlerinin hâkim olduğu doğal ekosistemlerle ülkemizde aynı yaşlı, saf karaçam ve sarıçam meşcereleri de bu özelliktedir.

Sonuç

Orman yangınları, yangına bağımlı ekosistemlerde ekosistemlerin ayrılmaz bileşeni olmasına rağmen yangın rejiminde meydana gelen değişimler sadece yangına hassas ekosistemlerde değil, yangına bağımlı ekosistemlerde de yıkımlara ve milyarlarca liralık mücadele ve rehabilitasyon masraflarına ve hatta can ve mal kayıplarına sebep olmaktadır. Orman yangınları bulunduğumuz coğrafyanın bir kaderidir. Ülkemizin bir deprem ülkesi olmasının yanı sıra aynı zamanda da bir ormanı yangını ülkesidir. Öncelikle yangın gerçeğinin kabul edilmesi ve yangınlarla birlikte yaşamanın yollarının aranması gerekir. Bunun için yangın politikalarının yeniden gözden geçirilmesi zorunludur. Günümüzde yangın politikaları yangınla mücadeleyi öncelemektedir. Yangınla mücadele, her ne kadar yangın yönetim planlamalarının önemli bir ayağını oluştursa da yangınlar öncesi yapılması gereken “yangınların önlenmesi” ve “yangınlara karşı hazırlıklı olma” planlamaları da bir o kadar önemlidir. Yangınla mücadele çalışmaları kaza yapan bir aracı ve araçtaki yaralıları kurtarmak için yapılan çalışmalar olarak kabul edilebilir. Ancak esas olan kazanın olmamasıdır. Kaza durumunda zararın şiddetinin en aza indirilebilmesi için yapılması gerekenler olmalıdır. Bu bağlamda:

  • Yangın politika ve stratejilerinde yeniden bir düzenlemeye gidilerek yangınla mücadele kadar yangın öncesi planlamalara da öncelik verilmeli
  • Yangınlarla ilgili planlamalar bilimsel bir temele oturtulmalı
  • Yapılacak çalışmalar özel fonlarla desteklenmeli 
  • Geliştirilecek “Yangın Tehlike Oranları Sistemi” gibi karar vericilerin hizmetinde olacak karar destek sistemleri bir an evvel uygulamaya konulmalı
  • Yangınlarla mücadelede yangınların bir araç olarak kullanımı yaygınlaştırılmalı ve gerekli uygulamalı eğitim programları gerçekleştirilmeli
  • Yangın eylem planları, söz konusu alanlardaki tüm paydaşların katılımı ve katkısıyla yapılmaya çalışılmalı
  • Yangın eylem planları; orman, orman/ yerleşim, orman/ tarım arazisi ve orman/ turizm bölgeleri ara kesitlerinde bulunan alanlar için uzmanların gözetiminde yaptırılmalı ve uygulamaları takip edilmelidir.

1. Wintle, B.A., Legge, S. ve Woinarski, J.C.Z. (2020). After the Megafires: what next for Australian Wildlife? Trends in Ecology & Evolution,35, 753–757
Atıf 

2. National Interagency Fire Center. (2021). National Fire News. https://www.nifc.gov/
Atıf 

3. Natural Resources Canada (2021) Canadian National Fire Database. https://cwfis.cfs.nrcan.gc.ca/ha/nfdb
Atıf 

4. EFFIS. (2022). European Forest Fire Information System. https://effis.jrc.ec.europa.eu/
Atıf 

5. OGM. (2021). Orman Genel Müdürlüğü, 2020 yılı ormancılık istatistikleri. https://www.ogm.gov.tr/tr/ormanlarimiz/resmi-istatistikler
Atıf 

6. OGM. (2021). Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü, 2020 yılı orman yangınlarıyla mücadele değerlendirme raporu. https://www.ogm.gov.tr/tr/e-kutuphanesitesi/YanginYonetimPlanlari/AntalyaOBMManavgat%20Yang%C4%B1n%20Y%C3%B6netim%20Plan%C4%B1.pdf
Atıf 

7. OGM. (2021). Orman Genel Müdürlüğü, 2020 yılı ormancılık istatistikleri. https://www.ogm.gov.tr/tr/ormanlarimiz/resmi-istatistikler
Atıf 

8. Bilgili, E. (1997). Forests and forest fires in Turkey. International Forest Fire News, 17, 15-21
Atıf 

9. Keeley, J. E., Aplet, G. H., Christensen, N. L., Conard, S. C., Johnson, E. A., Omi, P. N. ve Swetnam, T. W. (2009). Ecological foundations for fire management in North American forest and shrubland ecosystems. Gen. Tech. Rep. PNW-GTR-779. Portland, OR: U.S. Department of Agriculture, Forest Service, Pacific Northwest Research Station
Atıf 

10. Küçük, Ö. ve Sağlam, B. (2004). Orman yanginlari ve hava hâlleri / Forest fires and fire weather. Kastamonu Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, 4(2), 220-231.
Atıf 

11. Baysal, İ. (2014). Orman yangınlarının orman amenajman planlarına entegrasyonu (Doktora tezi). Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü
Atıf 

12. Bilgili, E. ve Baysal, İ. (2012). Yangın rejimi ve ormancılıktaki önemi. Orman Mühendisliği Dergisi, 49, 20-25
Atıf 

13. Bilgili, E., Küçük, Ö., Sağlam, B., Din. Durmaz, B., Baysal, İ. ve Coşkuner, K. A. (2021). Türkiye orman ekosistemlerinde yangınların ekolojik rolü. B. Pakdemirli, Ö. Küçük, Z. Bayraktar, S. Takmaz (Eds), Ekoloji ve Ekonomi Ekseninde Türkiye’de Orman ve Ormancılık içinde (75-115). Sonçağ Akademi
Atıf 

14. Camia, A., Libert., G., & San-Miguel-Ayanz, J. (2017). Modeling the impacts of climate change on forest fire danger in Europe. Joint Research Centre (JRC) Technical Reports, 1, 22.
Atıf 

15. Moriondo, M., Good, P., Durao, R., Bindi, M., Giannakopoulos, C. ve Corte-Real, J. (2006). Potential impact of climate change on fire risk in the Mediterranean area. Climate Research, 31(1), s. 85-95.
Atıf 

16. Coşkuner, K. A. (2021). Doğu Karadeniz orman yangınlarının uzun dönem meteorolojik parametrelerle değerlendirilmesi. Doğal Afetler ve Вevre Dergisi, 7(2), s. 374-381. doi: https://doi.org/10.21324/dacd.885384.
Atıf 

17. TOVAG. (2015). Türkiye Orman Yangın Tehlike Oranları Sistemi (TOYTOS)’ne doğru. Bölüm II: Meteorolojik Yangın İndeksi Sistemi (TOVAG 112O809). Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Proje Sonuç Raporu
Atıf 

18. TOVAG. (2021). Web Tabanlı Yangın Davranışı Tahmin Sistemi (YDTWEB). Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Proje Sonuç Raporu
Atıf 

19. Coşkuner, K. A. ve Bilgili, E. (2020). Orman yangın yönetiminde etkili bir karar destek sisteminin kavramsal çerçevesi. Doğal Afetler ve Вevre Dergisi, 6(2), 288-303. https://doi.org/10.21324/dacd.645701
Atıf 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezleri kullanmaktayız.    Daha Fazla Bilgi