Dünya 2020 yılında etkileri her alanda hissedilen kapsamlı bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçti. Savaşlar, afetler, yoksulluk, mülteci sorunu, insan hakları ihlalleri ve iklim değişikliğinin yol açtığı krizler derken 2020 yılının henüz başlarında adını duyuran COVID-19, kısa zamanda dünya çapında bir salgına dönüşerek birçok alanda köklü değişikliklere yol açmıştır.
COVID-19 pandemisi ile birlikte “Yeni Normal” yaşam koşulları oluşurken bu durum başta insan kaynakları olmak üzere çalışma hayatını yeniden şekillendirmiş; esnek çalışma, uzaktan çalışma, dijital iş gücü, mobilite (mekân ile sınırlanmayan iş gücü hareket alanı) gibi kavramlar hızlı bir şekilde hayatımıza girmiştir. Çalışma modellerinde meydana gelen bu değişim ve yeniliklere paralel olarak bir taraftan işin sürdürülebilirliğini sağlayacak ve verimliliğini artıracak dijital altyapının önemi artmış, diğer taraftan çalışanların sağlık ve iş güvenliğine yönelik yatırımlar öncelik kazanmıştır.
Salgının tehlikeli boyutlara ulaşmasıyla birçok ülkede salgının önlenmesi ve halk sağlığının korunabilmesi için sosyal mesafe anlayışı ve sokağa çıkma kısıtlaması başta olmak üzere çeşitli düzenlemeler hayata geçirilmiştir. Kurumlar bir yandan çalışmalarını devam ettirmeye çalışırken bir yandan da kısıtlamalara uymak için çabalamış ve bu süreçte mobilite ve evden çalışma iş sürekliliğinin acil çözümü hâline gelmiştir. Bu durum teknolojinin iş süreçlerine dâhil edilmesini kaçınılmaz bir zorunluluk hâline getirmiş ve kurumların dijitalleşme uygulamalarını ve iş süreçlerini yeniden tasarlama çalışmalarını hızlandırmıştır.
Çalışma modellerinde ortaya çıkan değişiklikler neticesinde çalışanlar için uygulanabilir iş süreçlerinin yeniden şekillendirilmesi, dijital alt yapının güçlendirilmesi ve veri güvenliğinin sağlanması, iş sağlığı ve güvenliğini destekleyen sürdürülebilir çalışma ortamı, iletişim ve bilgi akışının tasarımı, liderliğin yeniden şekillenmesi, iş ve kurum kültürünün güçlendirilmesi ve çalışanlar tarafından benimsenmesi, kuruma aidiyet duygusunun güçlendirilmesi, iş ve yaşam dengesinin korunması gibi pek çok alanda yeni düzenlemeler yapılması gereklilikten öte bir zorunluluk haline gelmiştir.
2020 yılında yeni paradigmasıyla hayatımızdaki yerini ziyadesiyle pekiştiren ve topyekûn bir mücadele gerektiren afetlerde insan, zaman, mekân ve eşya farkındalığının oluşturulması, tüm çalışma modelleri ile her durum ve şartta iş sürekliliğinin sağlanması Türk Kızılay’ın temel hedefi olmuştur. Salgının devam ettiği bir dönemde ortaya çıkan afetler ile birlikte insani yardımın devamlılığının sağlanması, kesintisiz devam etmesi gereken güvenli kan temini, sosyal yardımlar ve dezavantajlı gruplara ilişkin yürütülen programlar, Kızılay iş gücünün yoğun olarak sahadan, ofisten çalışmasını zaruri kılsa da sahip olduğu teknolojik altyapı ve yetenekli iş gücü ile bu duruma kısa sürede intibak etmiş, hazırlamış olduğu alternatifli risk planlarını uygulamaya alarak insani yardımda herhangi bir kesintiye meydan vermemiştir.
Kızılay, bir taraftan salgınla mücadeleye devam ederken diğer taraftan Elazığ, Malatya, Van ve İzmir depremleri ile Giresun’daki sel felaketi, KYK yurtlarında karantinaya alınan vatandaşlarımıza beslenme hizmetlerinin sunulması, Vefa Destek Grupları kapsamındaki görevleri başta olmak üzere birçok alanda çalışma ekibi ve gönüllüleriyle koordinasyon ve eşgüdüm hâlinde hizmet vermiştir.
Daha önceki yıllarda teknolojik altyapıya yaptığı yatırımlar ve insan kaynaklarını anlık değişen ihtiyaçlara cevap verecek şekilde yapılandırmış olması bu süreçte Kızılay için kolaylaştırıcı bir faktör olmuştur. Bu çerçevede;
- Salgının dünya geneline yayılma trendi gözlemlendiği yaklaşık ilk günler olan Ocak 2020’den itibaren olası salgın durumlarına karşı farklı eylem planlarını içeren Acil Durum Hazırlık ve İş Sürekliliği Planı hazırlanarak bütün Kızılay iş süreçleri, çalışma ekipleri ve gönüllü Kızılaycıları koruyacak şekilde planlandı
- Ülkemizde ilk vakaların görülmesiyle birlikte insan kaynaklarının korunması adına önlemler hızlandırılarak risk sınıfındaki Kızılay çalışanları başta olmak üzere nöbetleşe çalışma, uzaktan çalışma modelleriyle gerekli tedbirler alındı
- Çalışma ofisleri, yemekhaneler, personel servisleri ve tüm kapalı mekânlarda COVID-19 tedbirleri kapsamında düzenlemeler yapıldı
- Kızılay çalışanlarına düzenli olarak COVID-19 salgınından korunma eğitimleri verildi
- Salgına ifa ettiği hizmet nedeniyle yakalanan Kızılay profesyonel ve gönüllülerine tedavi ve istirahat süreçlerinde destek sağlandı
- İş süreçleri çevrimiçi platformlarda gerçekleştirilecek şekilde yeniden tasarlandı
- Türk Kızılay çalışmaları için gerçekleştirilecek olan her türlü seyahat ve etkinliğin COVID-19 tedbirleri kapsamında denetimli olarak gerçekleştirilmesi sağlandı
- Çalışma mekânlarına giriş çıkışlarda ateş ölçümü, HES kodu sorgulama, gün içinde ateş ölçümü, ofislerdeki çalışma ortamının gözden geçirilmesi için ekipler kuruldu. Bu ekipler her gün düzenli olarak çalışma ortamlarını gözlemleyerek personele gerekli bilgilendirmeleri yapma ve farkındalık artırma açısından önemli bir rol üstlendi.
Bu tedbirler hayata geçirilirken sahadan alınan geri bildirimler büyük bir titizlikle masaya yatırılmış gelecek muhtemel senaryolar için müdahale niteliği, daha etkin düzeylere çıkarılmak üzere iyileştirilmiştir. Bu iyileştirmeler sadece süreç olarak ele alınmayıp sistem, iş gerekleri, eğitim ve bilinçlendirme alanları yönüyle de incelenmekte, yarının bilinmezliğine sürekli hazır olmanın azmi ve gayreti içerisinde hareket edilmektedir.
2020 yılında yaşananlar insani yardım alanının genişleyen kapsamını, farklı faaliyetlerin birbiri ile etkileşimini ve sürekli yenileme gerekliliğini gözler önüne sermektedir. Ayrıca yaşanmakta olan değişimle birlikte kurumlarda yeni yetkinlik ve beceriler ile çalışma modellerine ihtiyaç duyulduğu görülmektedir. Öte yandan bu yeni çalışma modellerinin uygulanmasıyla birlikte kurumlarda; çalışan motivasyonu, kurum kültürü ve kurumsal aidiyet konuları üzerinde akademik olarak çalışılması gereken konular arasına girmiştir.