Ülkemizin son iki yıldır en önemli gündeminin COVID-19 salgını olduğunu hepimiz biliyoruz. Yaşanan birçok sıkıntı ve olumsuzluğa rağmen pandeminin engellilerin algılanmasıyla ilgili olumlu etkileri olduğu, bu yönüyle bu küresel musibetin bazı yararlar doğurduğu söylenebilir belki. Zira toplumu derinden etkileyen ve tüm dünyada olumsuz izler bırakan COVID-19 pandemisi, iyiliğin ve yaşamın kıymetinin insanlık için ne denli önemli olduğunu vurucu bir şekilde hatırlattı. Ayrıca virüsten korunmak için kısmi ve tam kapanma ilan edilen günlerde evlerinden çıkamayan bazı insanların, daha önce ön yargılarından kurtulamadığı için ötekileştirdiği, erişilebilir kentler ve mekânlar yaratamadığı için evlerine hapsettiği engelli bireylerle empati kurabildikleri düşünülebilir. Çünkü zorunlu olarak evlerimize kapanmak, sosyal hayata dâhil olamamak, sevdiklerimizi görememek, onlara dokunamamak, hastalık geçiren yakınlarımızın bilinçsiz bir şekilde yatarken sadece yüzümüze bakmalarının ve o bilincin yitip gitmişliği içinde bizleri duymamalarının benzeri bir durumu çok ama çok uzun yıllar, hatta hayatı boyunca yaşayan insanlar olduğu fark edildi. İşte her şey belki de bu farkındalıkla başladı, iyilik hareketleri arttı.
Yaşanılan ve yaşanılacak sıkıntıların bertaraf edilmesi için kişi ve kurumların üzerlerine düşeni yapmalarında bu farkındalığın da bir payının olduğunu söylemek abartı olmasa gerek. Kâbusun karanlığına mum(lar) yakılmış ve aydınlığa açılan koridorda umut durakları oluşturulmuş oldu. Toplum birbirini anlamanın ötesine geçti, sosyal medya aracılığıyla engelliler ve engelli olmayanlar arasındaki görünmeyen neredeyse tüm duvarlar yıkıldı. Herkesin karşısındakini sanal ortamda görüp iletişim kurmak zorunda kalması hiç kimsenin görünür veya görünmez engelinin fark edilmemesini beraberinde getirdi. Sosyal medya, yeni yaşam koşullarında adeta kurtarıcı gibi göründü. Nitekim bir müddet kurtardı da…
Türkiye genelinde 53 üye derneği, bu derneklere kayıtlı 400 bin engelli üyeyi temsil eden ve özelde ortopedik engellilerin, genelde de tüm engelli gruplarının mimari, eğitim, sağlık, hukuki boyutlarıyla erişilebilirlik, farkındalık ve sosyal sorunlarına yönelik çözümler üreterek yerel yönetimlere ve kamu yöneticilerine danışmanlık yapan Türkiye Ortopedik Engelliler Federasyonu olarak şu hedeflere ulaşmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz:
- Engelli bireylerin doğru örgütlenmelerini sağlamak
- Bilinçli sivil toplum hareketi içindeki hedef kitle için mücadele edebilmek
- Toplumsal yaşama katılmak için yeterli teknolojik ve tıbbi gereçlere sahip olabilmek
- Toplumsal rehabilitasyonu sağlamak
- Eşit yaşam hakkı oluşturmak için pratik yapmaya dönük, toplumsal bütünleşmeye dair, bir arada olmayı sağlayan organizasyonlar düzenlemek
- Engelli haklarının sürekli geliştirilmesi ve eşit yurttaş ilkesi doğrultusunda hareket etmek
- Engellilerle birlikte yaşama kültürünü yaygınlaştırmak
- Engelli bireylerin sağlık, eğitim, erişilebilirlik, hukuki, sosyal, kültürel meselelerine eşitlik ilkesine dayanarak sesleri olmak
Salgınla birlikte öğrendiğimiz yeni yaşamın getirdiği farkındalığı, Federasyon olarak arttırma girişimlerimize 2021’de hız verdik. Birincil hedef kitlemiz olan engellilerin kültür, sanat ve bilimsel çalışmalarının tanıtımlarının sosyal medyada daha fazla yer almasını sağladık. Çevrim içi söyleşiler düzenledik. Toplumsal iyilik hareketlerini önceledik. Engellilerin sürekli isteyen değil gerektiğinde veren ve üreten insanlar olduğunu göstermek için Türk Kızılay başta olmak üzere tüm STK’larla ortak çalışmalar yaptık. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımız için insani yardım çalışmaları yürüttük. Süreç içinde toplumun her bireyini çalışmalarımıza katarak bir arada yaşama kültürümüzü arttırdık.
Görüntümüzün esiri olmadan insan odaklı bakış açımızı geliştirdiğimizde olumsuz paradigmalarımızı yıktığımızda daha mutlu ve huzurlu bir toplum olacağımızı düşünüyoruz. Sizce de öyle değil mi? O zaman hep beraber haykıralım: “Hayatı Paylaşmak İçin Engel Yok”