2021’de sosyal yardım ve toplumsal güçlendirme faaliyetlerinin yürütülmesinin yanı sıra ülkemizde meydana gelen deprem, sel ve yangın felaketlerinde profesyonel çalışanlarımız ve gönüllü insan kaynağımızla sahada görev aldık.
Tüm dünyada kamu ve özel sektörün dışında üçüncü bir sektör hâline gelen ve gönüllülük prensibiyle hareket eden sivil toplum kuruluşları (STK) için gönüllü yönetim süreçlerinde öne çıkan “gönüllü insan kaynağı” kavramı iş gücü alanında sıklıkla yer almaya başladı.
Gönüllü yönetim sürecinin uygulamaya yansıyan en önemli kısmı, hiç kuşkusuz gönüllü ekiplerin STK’ların kurum bakış açısı ve felsefesi kapsamında faaliyet göstermeleridir. Dolayısıyla gönüllü ekiplerin ve gönüllülük sürecinin başarısı, aynı zamanda STK’ların başarısı olarak da görülüyor.
Ulusal ve uluslararası alanda öncü STK’lar, geniş coğrafyalarda birbirinden farklı faaliyetleri sürdürmeleri sebebiyle profesyonel çalışanlara sahiptir. Buna karşılık Kızılay da dâhil birçok kuruluşun yönetim organının tamamına yakını gönüllülerden oluşmakta ve faaliyetlerinin yürütülmesinde gönüllü desteği itici bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bakımdan sivil toplum kuruluşları, “gücünü gönüllülerinden alıyor” diyebiliriz. Kâr amacı gütmeyen STK’ların büyüklüğü ne olursa olsun gönüllüleri olmadan başarıya ulaşamayacakları aşikâr… Şunu da unutmamak gerekiyor ki STK’lar belli bir amacı gerçekleştirmek üzere bir araya gelen kişilerin oluşturduğu gönüllü harekâtıdır. Gönüllülerle çalışmak; STK paydaş ağının ve faaliyet alanının genişlemesi, yeni bağlantılar kurulması, kadrosundaki personelin becerilerinin genişletilebilmesi gibi birtakım faydalar sağlıyor. Kızılay olarak biz de benzer nedenlerle gönüllülerle çalışmayı ve gönüllü ağını genişletmeyi odağımıza koyarak hedeflerimize yürüyoruz. Kurumumuzda 2021 “Gönüllülük Yılı” ilan edildi ve 2 milyon gönüllü hedefi konuldu. Bu durum, diğer insan kaynakları uygulamalarının yanı sıra gönüllü iş gücü ve bu iş gücünün oluşturduğu potansiyele ilave çalışmalar yapma gerekliliğini doğurdu.
Şunu belirtmek gerekir ki STK’larda ücretli çalışan ve gönüllülerin oluşturduğu iş gücü çeşitliliği mevcut. Bu durumda kuruluşların “çeşitlilik yönetimi”ni iyi anlamaları ve bu durumu iş süreçlerine doğru bir şekilde entegre etmeleri gerekiyor.
Kızılay olarak insani yardımda geniş bir yelpazede çeşitlenen faaliyet alanlarımız ve süreçlerimizle özellikle afet ve acil durumlarda profesyonel iş gücümüzün desteğe ihtiyacı olduğu açıktır. Bu gibi durumlarda gönüllü iş gücü bahse konu faaliyetlerimizi etkin ve sürdürülebilir kılmaktadır.
Bu çeşitlilikle gönüllüler, faaliyetlerimizde yer alarak kendini gerçekleştirme, bilgi paylaşımı ve deneyim kazanma gibi birtakım beceri ve yetkinlikler kazanırken profesyonel çalışanlarımız da bilginin paylaşımı yanında liderlik, ortak hareket etme, etkili iletişim becerisi kazanmaktadır. Ayrıca bu çeşitlilikle taraflar karşılıklı etkileşimde bulunarak ortak bir sinerji yaratıyor, böylece Kızılay’a dinamiklik ve çeviklik kazandırıyor. Zira STK’lar için gönüllü iş gücünün desteğiyle insan kaynağı çeşitliliği ve büyüklüğü oldukça önem arz etmekte, gönüllü insan kaynağı yukarı yönlü büyümeye katkı sağlamaktadır.