İlk kez 2019 Aralık’ta Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan COVID-19 virüsü hızla tüm dünyaya yayılmış, kısa süre içinde dünyanın çeşitli noktalarına yayılmış ve hayatımızı olumsuz yönde etkilemeye başlamıştı. Nitekim virüsün sebep olduğu salgın, Türkiye’de ilk vakanın tespit edildiği 11 Mart 2020’de Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “pandemi” olarak ilan edilmiş, dünyanın farklı sektörlerle birlikte tek bir alana odaklandığı bu süreç çoğu insan için sonu gelmeyecek bir afet gibi kabullenilmeye başlanmıştı.
Ancak 2022, neredeyse bütün sektörleriyle birlikte dünyanın yoğun bakım ünitesinden çıkarak servise geçişi ve rutinlerine dönüşünü temsil ediyordu. Tüm dünya yeniden siyasi krizlerin sonucunda ortaya çıkan çatışma ortamı, iklim değişikliğinin yarattığı kaynak sıkıntısı, gıda ihtiyacı, su kaynaklarının tükenişi, sağlık hizmetine erişim sorunu ve barınma gereksinimi alanlarına dönüşü yaşamaya başladı.
Türkiye’de Mart 2022’de açık alanlarda maske kullanımı zorunluluğunun kalkmasıyla normalleşme sürecine girdik. Salgınla birlikte mevcut çalışmalarımıza ilaveten mücadele noktasında ekstra bir görev yüklenirken sorumluluğumuzun arttığı bilinciyle daha çok gayret göstermeye çalıştık. Bu bağlamda farklı coğrafyalardaki ihtiyaç sahiplerinin zor zamanlarında yanlarında olabilmek için tüm aktörlerle sivil toplum kuruluşları olarak büyük bir sorumluluk üstlendik.
Sivil toplum kuruluşu kimliğimizle bu olağan dışı sürecin ardından tekrar uzmanlık alanlarımızda yol almaya başladık. Salgın döneminde daha fazla sorumluluk aldığımız ve çalışmalarımızı daha dikkatli ve kapasitemizi zorlayarak sürdürdüğümüz bu sürecin ardından ihtiyaç sahiplerine sağlık alanında dokunmaya, onlarla olamadığımız sürede kendi dünyamızın dışında nelerin yaşandığını doğrudan kendilerinden dinleme imkânına erişebildik. Pakistan’daki sel afeti ve Afganistan’da yaşanan deprem bu yıl içinde öne çıkan doğa kaynaklı afetlerden oldu. Sivil toplum kuruluşları bu afetlerden etkilenen insanlara destek olabilmek adına bu bölgelere doğru yol aldı. Bu afetler bizlere şunu tekrar hatırlattı ki salgın hastalıklar, doğa kaynaklı afetler ve çatışma kaynaklı krizlerin sona ermesi hepimizin ulaşmak istediği bir hayalken bu gerçekliklerle yaşamaya ve buna karşı birlikte olmak için elimizden geleni yapmaya çalışmalıyız. Bu örnekler hem birey hem de kurumlar olarak bizlerin sorumluluğunu daha da artırmaktadır.
Yeryüzü Doktorları olarak Somali, Filistin, Yemen, Suriye, Çad, Bangladeş ve Afganistan’daki sağlık merkezlerimizle yerel halka sağlık hizmeti ulaştırırken Nijer, Etiyopya, Benin, Kamerun, Hindistan, Mali, Orta Afrika Cumhuriyeti, Pakistan ve Nijerya’daki kısa süreli çalışmalarımızla ihtiyaç sahiplerine dokunduk. Buradan aldığımız güçle 2023’ü inşa etmek için hazırlıklarımıza başladık. Mevcut çalışmalarımızı daha farklı coğrafyalarda ihtiyacı bulunan insanlara ulaştırabilmek için sonu olmayan bu yolu katetmeye devam ediyoruz. Herkesin sağlık hizmetine erişebildiği bir dünya hayaliye kesintisiz sağlık hizmetimizin devamı için bu yolculuğa daha güçlü şekilde devam edeceğiz.