Ülkemiz, ana yurdundan ve yerinden koparılmış milyonlarca insana ev sahipliği yapmaktadır. Bu durum, irili ufaklı pek çok aktöre belirsiz ve sınırları belli olmayan sorumluluk alanları yaratmıştır. Bu süre zarfında yerel, ulusal ve uluslararası aktörlerle kamu otoritesinin bazen birbirine karşı bazen de birbirini tamamlayıcı surette elde ettiği pozisyonlar, yardımın koordinasyonu konusunda belli bir aşamaya gelindiğini gözler önüne seriyor. Ülkemizde insani yardım alanında yürütülen tüm çalışmaları sorunun düzlemi üzerinden kategorize etmek mümkündür; bu açıdan üretilen hizmetlerin hedeflediği değişim ve dönüşümleri birey, toplum ve kurum düzeyleri üzerinden okuyabiliriz.
Mülteciler ve Sığınmacılarla Yardımlaşma, Dayanışma ve Destekleme Derneğinin (MSYD) temel insani yardım hizmetleri; tıbbi hizmetler ve sağlık bakım tesislerinde fizik tedavi ve rehabilitasyon, ruh sağlığı ve psikososyal destek, kapsamlı koruma/ sosyal hizmetler, meslek edindirme ve üçüncü ülkeye yerleştirme programlarını içerir. Tüm bu çalışmalarda beş operasyonel rehber ilkeyle çalışmalar yürütülmektedir: (i) sığınmacılara yönelik konsolide bir bölgesel yaklaşım, (ii) ihtiyaçlara uyarlanabilirlik, (iii) yerel makamlar ve aktörlerle eş güdümlü ilişkiler, (iv) operasyonel konsolidasyon (v) güçlü teknik öncülük. Derneğimizin bahse konu alanlardaki geniş deneyimleri; sürekli değişen, ortama uyum sağlayan, etkilenen toplulukların acil ihtiyaçlarını karşılayan ve bireysel, kurumsal ve yerel dayanıklılığı destekleyen hizmet tasarımlarının ardındaki temel dayanağı oluşturur.
Zorunlu göç, yerinden yurdundan göç etmiş toplumsal kesimlerin informel destek ağları üzerinde de yıkıcı bir etkiye sahip olabilmektedir. Aile ve diğer türden sosyal destek ağlarını yeniden oluşma ve belli bir yere yerleşme süreci, bahse konu kesimler için duygusal ve maddi istikrar sağlar. Dernek olarak yürüttüğümüz çalışmalarda bu toplumun doğal ilişki ağlarını takviye etmeye özen göstermekteyiz. Zira buralardan güçlenerek algılanan sosyal destek, tavsiye ve bilgi, barınma, duygusal yardım ve onaylama, yüksek kırılganlık düzeyindeki pratik ihtiyaçlara kalıcı ve toplum temelli bir yanıt mahiyeti taşıyacaktır. Bu hususta sivil toplum camiasına düşen güncel görevin “yaşamın tüm boyutlarıyla restorasyonu” olduğu söylenebilir bu sayede kırılgan kesimlerin öz güvenlerinin artması, sosyal sermayelerinin güçlendirilmesi ve temel hak ve hizmetlere erişimlerini iyileştirilmesi güvence altına alınmış olur.
MSYD olarak 2022, “özellikle zorunlu göçle ülkemize gelmiş yüksek hassasiyetli gruplara yönelik hizmetlerin optimize edildiği bir yıl” anlamını taşımaktadır. Bu faaliyet döneminde engelli birey ve bakım verenlere yönelik sunulan fizik tedavi ve ruh sağlığı hizmetleri, genel sağlık sigortası tarafından karşılanmayan veya kısmen karşılanan sağlık harcamalarını gidermeye dönük sağlık özel ihtiyaç fonu, engellilik kabul ve bakım verme süreçlerine yönelik ruh sağlığı ve psikososyal destek çalışmaları, insani yardımla hayatın kendisi arasındaki bağı daha da sağlamlaştıran örnekleri oluşturmuştur. Sağlık alanındaki bu çalışmalar, statü fark etmeksizin acil durumdaki ve kronik hastalıkla boğuşan herkese hizmete açıktır. Bu sayede engelli bireylerin toplumsal hayata katılımını sağlayacak en uygun fonksiyona odaklanılmış, acil sağlık ihtiyacı olan kişilerin ilgili sağlık hizmetlerine erişimlerini sağlayacak faaliyetler yürütülmüştür.