Türkiye’nin Uluslararası İnsani Yardımlardaki Lider Rolü

Hatice Karahan
Prof. Dr., Harvard Üniversitesi Misafir Öğretim Üyesi, T.C. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı

Türkiye Cumhuriyeti, 2000’li yıllar itibarıyla özel önem verdiği uluslararası kalkınma iş birlikleri kapsamında giderek yükselen bir grafik çizmiş ve bu alanda dünyanın önde gelen aktörlerinden biri hâline gelmiştir. Şüphesiz bu gelişmede çok çeşitli küresel ve bölgesel gelişmelerle uluslararası yapılar dâhilinde üstlenilen sorumluluklar etkin rol oynamıştır. Bu kapsamda insani yardım iş birliğini doğuran unsur ne olursa olsun Türkiye’nin imkânları ölçüsünde çok sayıda ülkeye destek sunmasının arka planındaki ortak bileşenin insaniyetçi ve vicdanlı devlet kimliği olduğunu belirtmek gerekir. Bu kadim özellik, esas itibarıyla 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları kapsamındaki “kimseyi arkada bırakmama” prensibiyle de fevkalade uyumludur.

Bu bağlamda insani diplomasinin hâkim olduğu bir anlayışla şekillenen Türkiye’nin resmî kalkınma yardımları, yıllar içinde gerek toplam tutar anlamında gerekse millî gelire oranla belirgin bir tırmanış sergilemiştir. Böylelikle Türkiye, özellikle gelişmiş ülkeler için yıllardır ulaşılması gereken bir eşik olarak kabul edilen “gayrisafi millî gelir”in (GSMG/ GNI) binde yedisitutarında kalkınma yardımı gerçekleştirebilen nadir ülkelerden biri olmayı başarmış ve adeta dünyaya örnek olmuştur. Bu başarının arkasında kuşkusuz insani yardım kalemi oldukça belirgin bir paya sahiptir. Nitekim yıllara sâri veriler, son dönemde Türkiye’nin resmî kalkınma yardımlarında insani yardımların yüklü bir yeri olduğunu göstermektedir. Söz konusu çalışmalar, Kızılay-TİKA-AFAD üçgenine sivil toplum kuruluşları da dâhil çeşitli kurumların verdiği geniş desteklerle şekillenmektedir.

Dünya genelinde kalkınma iş birliği yapan ülkeler topluca incelendiğinde Türkiye’nin 2013 itibarıyla en yüksek insani yardıma imza atan ilk üç ülke arasında istikrarlı bir şekilde yer aldığı görülmektedir. Hatta Türkiye; 2017-2019 arasında bu kategoride birinciliği sabitlemiş, 2020’de de ABD’nin hemen ardından en yüksek miktarda yardım sağlayan ikinci ülke olmuştur. GSMG’ye oranla bakıldığındaysa yıllardır en cömert insani yardımı sunan ülke unvanını taşıyan Türkiye, 2020’de de GSMG’nin en az yüzde 0,1’ini uluslararası insani yardıma ayıran toplam beş ülkeden biri ve (yüzde 0,98 ile)  açık ara en öndeki ortak olmuştur.1 Bununla bağlantılı önemli bir detaysa ilgili dönemde toplam küresel insani yardım tutarının yüzde 26’sını Türkiye’nin tek başına sırtlamasıdır.

2020’ye dair verilerle onaylanan bu üstün çabalar, ilgili dönemde beliren pandemi kriziyle yükselen ihtiyaçları da kayda değer ölçüde kapsamına almıştır. Dünya çapında süregelen insani ihtiyaçlara sağlık boyutunu derinleştirerek ekleyen ve 2021’de de kritik bir sorun olmayı sürdüren pandemi, Türkiye’nin yardım diplomasisinde yeni ve önemli bir kanal hâline gelmiştir. Bu doğrultuda Türkiye Cumhuriyeti, sağlık alanında ikili ve çoklu mekanizmalar dâhilinde ciddi iş birliklerine imza atmıştır. Bu dönemde Ankara’nın, gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerden önemli hacimler içeren yardım talepleri aldığını belirtmek gerekir.

Bu minvalde Türkiye, ortaya çıktığı ilk dönemden itibaren birçok ülkeyi sarsan COVID-19 krizinde 160’a yakın ülkeye tıbbi malzeme ve ekipman sağlama konusunda güçlü bir uluslararası iş birliği sergilemiştir. İkili iş birlikleri bu hikâyenin önemli bir kısmını açıklarken Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Türk Konseyi (Türk Devletleri Teşkilatı) gibi çoklu mekanizmalar vasıtasıyla da pandemi odaklı yardım çalışmaları 2021’de devam etmiştir.

Geride bıraktığımız 2021’de Türkiye’nin insani yardım alanındaki çabalarının sağlık alanı haricindeki çeşitli inisiyatiflerle de şekillendiğine şüphe yoktur. Bunlar arasında önceki yıllarda olduğu gibi Suriye’deki iç savaşla tetiklenen insani felaketin yansımaları önemli yer tutmaktadır. Nitekim geçici koruma altına aldığı Suriyeliler için eşine az rastlanır bir insani yardım hikâyesine imza atan Türkiye Cumhuriyeti’nin, söz konusu savaş mağdurlarına sunduğu destekler ülkenin insani yardım portföyünün önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Türkiye, bu kapsamda yürüttüğü çalışmalarla sınır ötesinde zor durumda hayatlarını idame ettirmeye çalışan Suriyelilerin de temel ihtiyaçlarına yetişmeye çalışmaktadır. 2021’de Suriye’nin kuzeyindeki mağdurlara, gıda, barınak ve ısınma ihtiyaçlarını giderme amaçlı çok sayıda yardım ulaştırılmıştır.

Suriye insani operasyonunda on yılı geride bırakan Türkiye için kuşkusuz diğer bölge ve ülke halklarının da insani boyuttaki temel ihtiyaçları önem arz etmektedir. Bu kapsamda gerek savaş, terör ve kaoslarla yıpranarak insani kriz yaşayan ülkeler gerekse az gelişmiş ve yoksul ülkeler, 2021’de de bu perspektifin önemli bir parçası olmayı sürdürmüştür. Filistin halkı bu bağlamda Türkiye’nin yakın bölgede yine el uzattığı yerler arasında gelmiş, özellikle mayısta İsrail’in yaptığı saldırılar sonucu artan sağlık ve gıda temelli ihtiyaçlar Kızılay başta olmak üzere ilgili Türk kurumları tarafından hızla karşılanmaya çalışılmıştır. Elbette sadece Filistin topraklarındaki değil, civar ülkelerdeki Filistinlilerin desteklenmesi de UNRWA (BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı) kanalıyla devam ettirilmiştir.

Öte yandan Türkiye, yakın bölgenin ötesine de yardımlarını ulaştırmayı sürdürmüştür. Büyük bir zulme maruz kalmış Arakanlı mülteciler, bu kapsamda 2021’de de Türkiye’nin ardında bırakmadığı halklar arasında gelmiştir. Bangladeş’teki kamplarda yaşayan Arakanlılara destek olmayı sürdüren Türkiye, özellikle martta kamplarda meydana gelen büyük yangın felaketinin ardından yaraları sarmak için azimle çalışmıştır. Keza Afganistan da yılın özellikle ilk yarısında Türk yardım ekiplerinin kapsamlı çabalarını sürdürdüğü zorlu coğrafyalar arasında anılmalıdır. Afganistan’ın çok boyutlu insani sorunları arasında özellikle çocukların ve toplumda yoğunlukla yer bulan yetimlerin önemli derecede mağdur olduğunu bu noktada hatırlamak gerekir. Bu doğrultuda TİKA aracılığıyla Afganistan’daki yetimhanelere yönelik bu dönemde de devam ettirilen yardım çalışmaları hususi bir kıymete sahiptir.

Bunun yanı sıra yaşanan iç savaş sonucu insaniyet adına bir ayıp olarak tarihe geçen Yemen’deki insani krize de seyirci kalmayan Türkiye, mağdur halka 2021’de de gıda desteği ve tıbbi yardım ulaştırmayı sürdürmüştür. Tam bu noktada Afrika’nın da Türkiye’nin dış yardımlarını yönlendirdiği önemli bölgelerden biri olduğunu eklemek gerekir. Genel bir bakış açısı sunmak gerekirse kıtadaki Türk resmî kalkınma yardımlarının yüzde 80’ini aşan kısmı Sahra Altı bölgesine, bir başka deyişle yoğunlukla az gelişmiş ülkelere aktarılmaktadır. Geride bıraktığımız yıl da Etiyopya’dan Mali’ye bölgenin çeşitli ülkelerinde kalkınma projelerinin yanı sıra çok sayıda insani yardım çalışmalarına imza atılmıştır.

Türkiye’nin insani yardım iş birliklerinin dünyanın çeşitli yerlerinde meydana gelen afetlere de hızlı reaksiyon veren bir yapıda olduğunu belirtmek gerekir. Yardım kurumlarıyla uzak coğrafyaların da imdadına yetişen Türkiye, 2021’de de Hırvatistan’daki depremden Kamboçya’daki sel felaketine kadar çok sayıda mağdura seri bir şekilde yardım etmiştir.

Yeni bir yıla girerken Türkiye’nin insaniyetçi diplomasi çalışmalarının istikrarlı şekilde yoluna devam edeceğine şüphe yoktur. Yardım portföyünün içeriği küresel gelişmelerin çizdiği yön eşliğinde şekillenecek olmakla beraber Türkiye öteden beri ilgilendiği mağdur ve zor koşullardaki halklara destek olmayı sürdürecektir. Bu noktada insani yardımların sürdürülebilir bir perspektif dâhilinde kalkınma odaklı projelerle entegre edilmesi anlayışı da yine önemini koruyacaktır. Dış yardımlarda insani içeriğe olduğu kadar etkililiğe de önem veren Türkiye, bu çerçevede uluslararası kalkınma iş birliği sistemine ilham veren bir aktör olmayı sürdürecektir.


1. Devinit (2021), The Global Humanitarian Assistance Report 2021
Atıf 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezleri kullanmaktayız.    Daha Fazla Bilgi