İnsanlık tarihi II. Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez 2020 yılında, tüm dünyayı birden bu denli etkileyen bir kriz ile karşı karşıya kaldı. Savaşlar, çatışmalar, afetler, açlık ve yoksulluk devam ederken iklim krizi de kendisini sert bir şekilde hatırlattı. Dünyanın bir yanında buzulların hızla erimesini, öte yanında durdurulamayan yangınları izledik çaresizce. Tüm bunlarla birlikte, ortaya çıkan yeni bir salgın hepimizi derinden etkiledi. Yüz binlerce insan hayatını kaybetti. Birçok insan işsiz kalırken, okulların kapanması neredeyse tüm dünya çocuklarını etkiledi. Fakat bu krizden de yine en çok, ekonomik olarak zayıf ülkeler zarar gördü. Açlıktan ölmek üzere olan insanların sayısı neredeyse ikiye katlandı. Aşırı yoksulluk oranları 22 yıl sonra ilk kez yeniden artış gösterdi. Tıbbi kaynakların pandemi önlemlerine yoğunlaştırılması, AIDS, tüberküloz ve sıtma gibi hastalıkların yol açtığı ölüm oranlarının yükselmesine sebebiyet verdi.
Tüm bu krizler, 2020 yılını insani yardıma en çok ihtiyaç duyulan senelerden biri hâline getirdi. Pandemi insani yardım çalışmalarını da etkiledi; insani yardım çalışanlarının ülkeler arası seyahati kısıtlandı, artan ihtiyaçlar sebebi ile kaynaklar yetersiz kaldı. Yine de tüm bu güçlüklere rağmen gerçekleştirilebilen çalışmalar, belki de senaryonun daha da korkutucu hâle gelmesinin önüne geçti. Bu sene ülkemiz yine birçok kurumu ile birlikte dünyadaki yardım çalışmalarının önemli bir aktörü oldu, ihtiyaç sahibi ülkelere elini uzatmaktan geri durmadı.
Yeryüzü Doktorları olarak uzun yıllardır savaş, afet ve çatışma bölgelerinde çalışıyoruz. Bu ortamlarda çalışmanın bize öğrettiği en önemli farkındalıklardan biri de ülkeler arasında insan kaynağı ve ürün taşıyarak yapılan insani yardım çalışmalarının, her türlü krizden çok çabuk etkilenebileceği ve yapılamaz hâle gelebileceği idi. Bu bölgelere ulaşım, krizin şiddetini arttırdığı ve aslında yardıma en çok ihtiyaç duyulan dönemlerde kısıtlanabiliyordu. Bu farkındalık bizi yerel kaynakları güçlendirmeye ve insani yardım çalışmalarımızın ayrılmaz bir parçası hâline getirmeye itti. Bu kapsamda dünyanın pek çok bölgesinde klinikler kurduk, yerel sağlık çalışanlarını istihdam ettik ve güçlü iş birlikleri geliştirdik. Pandemi sebebiyle Türkiye’den sağlık ekiplerimizi veya yardım malzemelerimizi dışarı taşımanın mümkün olamayacağı tüm bu dönem boyunca, yüzlerce yerel personelimiz özenle hizmetlerimizi sürdürdü; ihtiyaç sahibi bölgelerdeki artan sağlık gereksinimlerine yanıt vermeye çalıştı. Rutin hizmetlerimize COVID-19’a yönelik çalışmalarımızı da ekledik, kimi bölgelerde yerel Sağlık Bakanlıklarının COVID-19 önlemlerinde destekleyici olarak yer aldık.
Bütün bu çalışmaları mümkün kılan, halkımızın bu zor döneme rağmen azalmayan, bilakis ihtiyacın arttığı hassasiyeti ile daha da çoğalan destekleri idi. Ülkemizde hastanelerin pandemi servislerine destek kitlerimizi ulaştırırken, karantinada olan vatandaşlarımızdan hastaneden çıktıkları anda bizzat kendilerinin ihtiyaç sahiplerine el uzatacaklarını söyledikleri mesajlar aldık. Halkımız ne komşusunu unuttu ne de Yemen’deki, Gazze’deki, Somali’deki, Kırgızistan’daki ihtiyaç sahipleri ile arasına mesafelerin girmesine izin verdi. Minnettarız…
Şu ana kadar elimizde olan veriler bize, önümüzdeki yılın da kolay geçmeyeceğinin sinyallerini çoktan vermiş durumda. Onlarca yıllık çalışmalar neticesinde düşüş eğiliminde olan açlık, yoksulluk, bulaşıcı hastalık kaynaklı ölümler, okula gidememe gibi oranların yeniden yükselişe geçmesine seyirci kalmamak için hepimizin elini taşın altına koyması gerekecek. İnanıyoruz ki iyilik tüm bu zorlukları aşarken meşalemiz olmaya devam edecek.