2020, küreselleşmenin etkilerini ve küresel dayanışmanın önemini oldukça yoğun hissetiğimiz bir yıl oldu. Bugün gelinen noktada neredeyse hiçbir krizi yerel ölçekte değerlendirmek mümkün değil. Belli bir bölgede başlayan bir sorunun, bir insani krizin, kelebek etkisiyle ne kadar geniş bir coğrafyayı, hatta belki de tüm dünyayı etkileyebileceğini hesap etmemiz gerektiğini gösterdi bize geride bırıktığımız yıl.
Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan koronavirüs salgını, çok kısa bir sürede tüm dünyaya yayıldı. Çaresi olmayan bu hastalığa karşı ülkeler önlemlerini almaya çalışsalar da 90 milyona yakın insan hastalığa yakalandı ve 2 milyonu aşkın insan da hayatını kaybetti. Ülkelerin bu hastalığa karşı almaya çalıştığı tedbirler beraberinde başka sorunları getirdi. Hastalığın yayılmasına karşı en etkili yöntem olan cerrahi maske ve hijyen malzemelerinin tedariğinde sorunlar yaşandı. Paranın sahip olmaya yetmediği günler yaşadık. Sokağa çıkma yasakları sebebiyle ekonomik hayat durma noktasına geldi, pek çok insanın en temel insani ihtiyaçlara ulaşımı bile zorlaştı.
Ülkemiz de bu küresel sağlık sorunundan oldukça yoğun şekilde etkilendi. Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere, devletimizin tüm ilgili kurumlarının koordineli çalışmaları ve üstün gayretleri neticesinde Türkiye bu krizi pek çok ülkeden daha hazırlıklı şekilde karşıladı. Sağlık sistemine yapılan yatırımlar sayesinde, yatak kapasitesi ve tedavi sürecinde kullanılan solunum cihazları ihtiyaca rahatlıkla cevap verdi. Maske ve hijyen malzemelerinin tedariğinde de önemli sorunlar yaşanmadı. Kendi ihtiyaçlarını karşılayan Türkiye, her zaman olduğu gibi, ihtiyaç sahibi diğer ülkelere de yardım elini uzatmaktan geri durmadı. Üstelik yardım ulaştırılan ülkelerin bir bölümü de ekonomik kalkınma seviyeleri oldukça yüksek ülkelerdi.
Türk Kızılay da bu süreç içerisinde üzerine düşen insani görevlerini yine büyük bir azim ve özveri ile yerine getirdi. Devletin ilgili kurum ve kuruluşları ile omuz omuza verilerek hem ülkemizin hem de diğer ülkelerin ihtiyaç duyduğu maske, hijyen malzemesi, tıbbi cihazlar tedarik edildi ve bunların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması sağlandı. Pek çok ülkenin ve geleneksel insani yardım ve kalkınma kuruluşlarının pandemi nedeni ile içine kapanmak zorunda kaldığı bu zorlu dönemde Türk Kızılayı sadece kendi coğrafyasında değil, pek çok farklı cephede insani ihtiyaçları karşılamak ve hayat kurtarmak için mücadele verdi. Uluslararası arenada bir kez daha Türk tipi yardım modelinin yıldızı parladı. Kızılay’ın her faaaliyet alanı da pandemi koşullarına ve ihtiyaçlara göre kendisini yeniden şekillendirdi ve insanları yalnız bırakmadı, bırakmamaya da devam ediyor.
Elbette 2020 yılında dünyanın uğraştığı tek küresel sorun koronavirüs pandemisi değildi. Geçmişten gelen ve ne yazık ki büyüyerek devam eden pek çok insani kriz varlığını devam ettirdi. Bunlardan sadece belli başlılarını sıralasak dahi ne büyük bir insani sorumluluğun ve mücadelenin içerisinde olduğumuz anlaşılacaktır.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin BMMYK 2019 yılı raporuna göre dünyada 79,5 milyon mülteci, sığınmacı ve vatansız, yerlerinden edilmiş insan bulunuyor. UNESCO’nun 2019 yılı raporuna göre dünya üzerinde 2 milyar insan güvenilir içme suyuna erişemiyor. DSÖ’nün 2019 yılı raporuna göre her yıl 5,2 milyon çocuk, 5 yaşına bile varamadan hayatını kaybediyor. Aynı rapora göre her yıl 1 milyon kişi AIDS’ten, 1,4 milyon kişi tüberkülozdan 400.000 kişi ise sıtmadan ölüyor. Bu ölümlerin pek çoğu temel insani ihtiyaçlar olan gıda ve sağlık hizmetine ulaşamamaktan kaynaklanıyor.
Uluslararası Kızılay Kızılhaç Dernekleri Federasyonu’nun (IFRC) yayımladığı 2020 Dünya Afet Raporu’na göre yılın ilk altı ayında 100’den fazla büyük çaplı afet meydana geldi, 50 milyondan fazla insan bu afetlerden etkilendi. Doğal afetlerin dünyamıza etkileri, iklim değişikliği tehditi ile birlikte her geçen gün daha korkutucu boyutlara ulaşıyor. Son on yılda, iklimle ilişkili afetlerin 410 binden fazla insanın hayatına mal olması ve dünya çapında 1,7 milyar insanı etkilemesi felaketin boyutunu ortaya koyuyor. Pandemi ve küresel ısınma gibi afetler, aynı zamanda diğer afetleri ve insani krizleri de tetikliyor.
Ortaya çıkan bu tablo, Türk Kızılay’ın sadece ülkemizdeki insanlara yönelik değil dünyadaki diğer insanlara yönelik çabalara olan ihtiyacı da her geçen gün artırıyor. Pandemi koşullarının oluşturduğu zorlu zemine rağmen Türk Kızılay 2020 yılı içerisinde 3 kıtada 57 ülkede faaliyet gösterdi. İnsani krizlerin en yoğun yaşandığı bölgelerde teşkil edilen ülke delegasyonlarının sayısı 16’ya çıkarıldı. 45 ülkeye doğrudan ayni ve nakdi insani yardım gönderildi. 189 milyon TL’lik uluslararası insani yardım bütçesi ile toplamda 8,2 milyon ihtiyaç sahibi insana el uzatıldı. İstanbul Havalimanı’na, IFRC İnsani Yardım Lojistik Merkezi inşası için alan tahsisi sağlanarak ülkemizin bölge coğrafyası için bir yardım lojistik üssü olması yönünde önemli adımlar atıldı. Göçmen odaklı yürüttüğümüz ve yerel halkın da faydalandığı dünyanın en büyük nakit temelli ve toplum temelli programlarımız ve çocuklara özel geliştirdiğimiz çocuk programlarımız ile hem milyonlarca ihtiyaç sahibinin yüzünü güldürdük hem de ortaya koyduğumuz insani yardım modelleri ile örnek olduk.
Operasyonel kabiliyetleri, yetişmiş ve deneyimli insan kaynağı, lojistik gücü ve uluslararası saygınlığı ile bugün Türk Kızılay, insani yardım sektörünün güçlü bir üyesi olmanın ötesinde, dünyada insani yardım stratejilerine yön veren bir kuruluş hâline geldi.
Dünyanın geldiği noktada, savaşlar, silahlı çatışmalar, doğal afetler, pandemiler ve küresel iklim değişikliği gibi tehditler neticesinde insani ihtiyaçların sürekli arttığını fakat ekonomik daralma ile birlikte insani yardım fonlarının aynı oranda artmadığını söylemek mümkün. Bu tespit doğrultusunda uluslararası iş birliklerini ve koordinasyonu daha fazla geliştirme, kısıtlı kaynakların daha etkin kullanımı, lojistik süreçlerin getirdiği maliyetlerin asgariye indirilebilmesi için yerelde yapılanma ve insani krizleri oluşmadan önleme noktasında insancıl hukuk ve savunuculuk faaliyetleri önem kazanıyor. İhtiyaç sahiplerine yönelik olarak geçim kaynağı geliştirme çalışmaları ile onların ekonomik iyilik hallerini desteklemek de insan onurunun korunması ve toplumsal refah için uzun soluklu bir çözüm olarak stratejik faaliyetlerimiz arasında yerini alıyor.
Daha iyi bir dünya için birlikte planlayarak, öğrenerek, uygulayarak çalışmamız gerekiyor.