Yeni faktörler geleneksel etmenlerle kesiştikçe yerinden edilme giderek daha karmaşık hâle gelmektedir. UNHCR’nin 27 Ekim 2022’de yayımladığı Yıl Ortası Eğilimleri Raporu’na göre artan çatışmalar, iklim değişikliği, pandemiler, enerji ve gıda krizleriyle 2022’nin ilk yarısında dünya çapında zorla yerinden edilmiş kişilerin sayısı 32,5 milyonu mülteci olmak üzere 103 milyona yükseldi. Ukrayna’daki uluslararası silahlı çatışma onlarca yıldır tanık olunan en hızlı ve en büyük yerinden edilmeye neden oldu. Şu anda dünyadaki her 77 kişiden birinin zorla yerinden edilmesi korkunç bir gerçeği yansıtmaktadır.
Pandeminin kalıcı çözüm olanakları üzerindeki etkisi büyük ölçüde azaldı. 2022’nin ilk altı ayında mültecilerin gönüllü geri dönüşleri ve üçüncü ülkeye yerleştirmeleri geçen yılın aynı dönemine göre arttı. Bununla birlikte dünya çapındaki yeni yerinden edilmelerin hacmi göz önüne alındığında çok az insan bu çözümlere ulaşabilir durumda bulunmaktadır.
Suriye’deki çatışma 13. yılına girerken aralarında Türkiye’nin de bulunduğu Suriye’ye komşu ülkeler on yılı aşkın süredir Suriyelilere ev sahipliği yapmaktadır. 2021’de Afganistan’daki durum evrildikçe Türkiye’deki Afganlar uluslararası koruma talep etmek için yetkililere giderek daha fazla başvuruda bulunuyordu. Bu krizler ve uzun süreli sayısız durum da dâhil pek çok kriz, yalnızca medyanın ilgisini kaybetmekle kalmıyor aynı zamanda uluslararası toplumun çatışmaları önleme ve kalıcı bir şekilde sona erdirme konusundaki keskin kararlılığının olmaması nedeniyle görmezden geliniyor.
Ukrayna’daki çatışma, 2022’nin başlarında Ukraynalıların Türkiye’ye gelmesine yol açmıştır. 2014’ten bu yana Türkiye, 3,6 milyonu geçici koruma altındaki Suriyeliler olmak üzere yaklaşık 4 milyon mülteci ve sığınmacıyla dünyanın en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yapmaktadır. Türkiye’nin güneyinde Göç İdaresi Başkanlığı tarafından koordine edilen 7 geçici barınma merkezinde yaşayan yaklaşık 50 bin Suriyeli (toplam nüfuslarının yaklaşık %1,3’ü) bulunmakta, Suriyelilerin %98,6’dan fazlası ise ülke genelinde 81 ilde yaşamaktadır. Yaklaşık 3 bin Ukraynalı da Elazığ’daki geçici barınma merkezinde barındırılmaktadır.
Türk Devleti, başta Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (2013) ve Geçici Koruma Yönetmeliği (2014) olmak üzere kapsamlı bir yasal çerçeveye dayanarak Türkiye’deki mülteci müdahalesine öncülük etmektedir. Türkiye’deki Birleşmiş Milletler kuruluşları, UNHCR ve UNDP’nin eş başkanlığında yürütülen Bölgesel Mülteci ve Dayanıklılık Planı (3RP) ile BM Sürdürülebilir Kalkınma İş Birliği Çerçevesi (UNSDCF) çatısı altında insani yardım ve kalkınma ortaklarının koordinasyonuna yardımcı olmaktadır. UNHCR, Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakat doğrultusunda toplumun tamamını kapsayan bir yaklaşımla korunma ihtiyacı içindeki herkesin haklarını savunarak devletin çabalarında tamamlayıcı rol üstlenmektedir.
Türkiye’de hem yasanın hem de Şubat 2018’de kabul edilen Ulusal Uyum Stratejisi ve Ulusal Eylem Planı’nın ortaya koyduğu uyum ilkesi doğrultusunda mültecilerin ulusal sistem üzerinden sunulan hizmetlere daha fazla dâhil edilmesine yönelik çabalar devam ederken UNHCR mültecilere, ev sahibi toplum üyelerine, ulusal kurumlara ve yerel yönetimlere fayda sağlayan programlar aracılığıyla mültecileri desteklemek, ulusal sistemlerin bir parçası olmak, çözümlere erişimlerini ve sosyal uyumlarını sağlamak için kapsamlı bir müdahalede bulunmaya devam etmektedir. 2022 boyunca UNHCR sınır makamları, avukatlar ve barolar da dâhil devlet kurumlarıyla yakın iş birliği içinde çalışmak, belediyeler ve üniversitelerle giderek daha fazla iş birliği kurmak yoluyla koruma hizmetlerine erişimi güçlendirerek faaliyetlerini gerçekleştirmiştir.
Türkiye 2020’den bu yana mültecilere ve göçmenlere aşıya ücretsiz erişim sağlamanın yanı sıra pandeminin sağlık ve diğer etkileriyle mücadelede etkileyici bir müdahalede bulmaktadır. Bununla birlikte COVID-19’un süregelen etkileri, özellikle savunmasız gruplar ve bireyler için hâlâ zorlayıcı seviyede olup onları pandeminin ekonomik etkilerinden en çok etkilenen ve en yavaş eski durumlarına dönenler arasına sokmaktadır. 9 Ağustos-19 Eylül 2022 arasında gerçekleştirilen en son kurumlar arası koruma ihtiyaçları değerlendirmesi, bu dinamiklerin mültecilerin yaşamları üzerindeki genel olumsuz etkilerini göstermektedir; mülteciler %80’e varan oranla pandemi boyunca çalışma durumlarında olumsuz bir değişiklik bildirirken hanelerin %90’ı aylık giderleri ve temel ihtiyaçları tam olarak karşılayamamaktadır.
Türkiye’de kaydedilen önemli gelişmeye karşın öngörülemeyen küresel zorluklar, pek çok mülteciyi ciddi risk altına sokarak güçlükle kazanılan bazı başarıları zayıflattı. Şu an kapsayıcı yasal çerçeveyi uygulamasında Türkiye’yi desteklemeye devam etmek her zamankinden büyük önem taşımaktadır. Mültecilere koruma sağlamak, Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakat doğrultusunda ortak bir küresel sorumluluktur ve öyle de olmalıdır. Zor bir seçim yaparak her şeyi geride bırakıp evlerini terk edenlerin korunmasını, onlara yardım edilmesini ve onların güçlendirilmesini sağlamak ortak bir görevdir.