1996’da kurulan, 1999 Büyük Marmara depremindeki çalışmalarıyla Türkiye’nin gündemine giren ve çeyrek asrı deviren AKUT Arama Kurtarma Derneği olarak 2021’deki arama kurtarma ve insani yardım faaliyetlerimizi, “Akdeniz Yangınları”, “Karadeniz Sel Afetleri”, ev sahipliğini yaptığımız “AB ModEx Arama Kurtarma Tatbikatı”, İçişleri Bakanlığının koordinasyonunda gerçekleştirilen “İstanbul Deprem Müdahale ve Ulusal Tahliye Planı Hazırlıkları” şeklinde dört başlıkta toparlayabiliriz.
Karadeniz Bölgesi için haziran ile eylül arasının sel mevsimi olduğu herkes tarafından bilinir. Bu aslında Karadeniz sel afetlerine hazırlık için önemli bir fırsattır. Sel ve taşkınlardan en az derecede zarar görmek için ev veya iş yerleri nehir yatağı gibi tehlikeli bölgelerden uzakta olmalıdır. Sellerin oluşumundaki en büyük neden nehir yataklarının taşmasıdır. Karadeniz’de dere yatağına büyük bir ilçe inşa edilmesinin acı sonuçlarını Ağustos’ta yaşanan sel afetinde hep beraber gördük. Ayrıca küresel ısınma gerçeğiyle beraber bazı bölgelerimizde olağan dışı meteorolojik faaliyetler de artmaya başladı. Bunların içinde ilk sırayı Karadeniz Bölgesi’ndeki seller aldı.
Sel, arama kurtarma çalışmalarının en zor yapılabildiği, hatta gerçek anlamda çoğu kez hiç yapılamadığı afetlerdendir. Her şey bir anda olup biter. Eğer önceden gerekli tüm önlemler alınmamışsa -başka bir ifadeyle “risk planlaması” yok ise- maalesef yapılanlar kayıp arama ve tahliye çalışmalarından ibaret kalmaktadır. İşte bu nedenle sel afetlerinde “afet kültürü”, “doğru yapılaşma”, özellikle riskli olduğu bilinen coğrafyalarda ve mevsimlerde “meteorolojik değişimler farkındalığı”, “zamanında tahliye” gibi konular çok daha hayati hâle geliyor.
Afet kültürü eksikliğini vatandaşlarımızın Karadeniz sel afetleri sırasındaki davranış şekillerinde de gözlemledik. Kurtarmaya çalıştığımız ailelerin bazılarının buzdolaplarını boşaltarak evlerinden çıkması, acil durum çantası ve içinde olması gerekenlerle ilgili hâlâ yeterli bilince sahip olmadığımızı gösterdi. Ayrıca ülke olarak deprem afeti için başladığımız arama kurtarma ekiplerinin akreditasyon sürecini sel ve yangın afetlerine de taşımamız gerektiğini gözler önüne serdi. Bu hususta altı çizilmesi gereken en önemli konu, özellikle sel afetinde devletin ilgili birimleri başta olmak üzere tüm kurumların kriz yönetiminden zarar azaltma, hazırlık, tahmin ve erken uyarı süreçlerinden oluşan risk yönetimine geçmesi gerektiği gerçeğidir.
2021’de sadece sel değil, yine küresel ısınmanın da etkisiyle orman yangınlarında da artış yaşandı. Yangınlar, arama kurtarma operasyonlarına en az ihtiyaç duyulan afetlerdir. Burada temel hedef bir an önce yangını söndürmektir. AKUT olarak arazide çok hızlı hareket edebildiğimiz ve doğayı çok iyi tanıdığımız için hem tahliye hem de bazı bölgelerde orman yangını söndürme konusunda aktif görev almaktayız. Son Akdeniz yangınlarında 12 ekibimiz ve 121 gönüllümüzle 225 kişi ve yüzlerce hayvanın kurtarılmasını sağlamak içimize biraz olsun su serpiyor.
Ege ve Akdeniz yangınları ve Karadeniz sel afetlerinde 500’den fazla kişiyi kurtardık ve ortak operasyonlarda 1000’den fazla kişinin kurtarılmasına destek verdik. Hangi afet türünde ne yapılması gerektiğiyle ilgili gerek sosyal medya hesaplarımızdan gerekse afet.akut.org.tr adresinden yaptığımız bilinçlendirme paylaşımları ve bilgilendirici yazıların çok faydalı olduğu yönünde vatandaşlarımızdan olumlu geri bildirimler aldık. Ayrıca İçişleri Bakanlığının koordinasyonunda İstanbul Valiliği, İl Jandarma Komutanlığı, AFAD ve AKUT olarak bizim ve diğer arama kurtarma ekiplerinin içinde yer aldığı, çok detaylı bir İstanbul Deprem Müdahale Planı ve Ulusal Tahliye Planı hazırlandı. Plan çalışmalarına ilgili tüm kurumlar aktif bir şekilde katıldı. Ülke olarak sağlam bir eylem ve tahliye planınız yoksa deprem gerçekleştiği anda kitlesel paniğin önüne geçemezsiniz. İstanbullular, bir depremden sonra hangi aşamada nasıl davranacaklarını ve arkalarında tüm birimleriyle devletimizin ilgili tüm kurumlarının olduğunu bilirse bu süreç sağlıklı yönetilebilir. Ancak bu sayede geniş kitleler, deprem öncesinde mutlaka içselleştirilmesi gereken bu prosedürü uygulayabilir. Halk panikle davranıp doğru yanlış kendi çabalarıyla bir şeyler yapmaya çalışır ve bu da başta trafiğin kilitlenmesi olmak üzere her türlü vahim durumu ortaya çıkarır. Keza İzmir depreminde tam anlamıyla bunlar yaşandı. Unutmamalıyız ki bu deprem beklenen büyük İzmir depremi bile değildi.
İzmir depremi gerçekleştiğinde AKUT gönüllülerinin bir kısmıyla Bodrum’da eğitimdeydik. İzmir’e iki saatte ulaşmamıza rağmen 5 km’lik deprem alanına ulaşmamız ne yazık ki trafik nedeniyle 2,5 saat sürdü. Depremin ilk saatlerinde insanlar, binaları hiç hasar görmemiş bile olsa panikle kendilerini sokaklara attı ve otomobilleriyle maalesef trafiğin tamamen felç olmasına neden oldular. Oysa “Altın Saatler” diye adlandırdığımız afet sonrasındaki ilk saatler, afetlerde arama kurtarma için gerçekten hayati önem taşıyor. Sadece arama kurtarma için değil, ambulans ve itfaiye araçlarının olay yerlerine ulaşması için de hayati öneme sahiptir. Böyle bir durumu olası İstanbul depremi için düşünmek bile istemeyiz.
Birleşmiş Milletler bünyesindeki “INSARAG ve Avrupa Sivil Koruma Mekanizması” kapsamındaki “Avrupa Sivil Koruma Havuzu”na (ECPP-European Civil Protection Pool) ilk giren Türk arama kurtarma ekibi olma ve Avrupa Birliği (AB) Komisyonu tarafından ModEx kapsamında kentsel arama kurtarma ve medikal kurtarma tatbikatlarını düzenleyen konsorsiyumun ortağı olma başarıları göstermiş AKUT olarak bu sene uluslararası bir başarıya daha imza attık. Avrupa Birliği ülkeleri arama kurtarma ve medikal kurtarma ekiplerinin katıldığı ModEx kapsamında gerçekleşen bugüne kadarki en büyük tatbikata, AFAD’la birlikte ev sahipliği yaptık. 11-14 Kasım 2021’de Tekirdağ’da düzenlenen tatbikata Bursa, Denizli, Manisa, Kuşadası, İzmir, Marmaris, Yarımada, Ankara, Afyon, İstanbul, Eskişehir, Kocaeli ve Tekirdağ olmak üzere 13 ekibimiz ve 100 gönüllümüzle katıldık. Ayrıca deneyimli gönüllülerimizle hem saha yönetiminde hem tatbikat yönetiminde görev aldık.