Dünyamızda doğa kaynaklı yaşanan afetlerde birçok disiplin bir arada çalışıyor. Afet döneminde ve sonrasında bazı faaliyetlere ve görevlere ara verilirken insan sağlığını ilgilendiren tüm yapılar durmaksızın çalışmalarına devam ediyor. 2019 sonunda başlayan ve dünya için kriz hâline gelen COVID-19 pandemisi, sağlık sektörünü tüm endüstrilerin merkezi hâline getirdi. Bu bağlamda 66 yıldır ülkenin kan ihtiyacını karşılamak için faaliyet gösteren Türk Kızılay Kan Hizmetleri Genel Müdürlüğü hızlı ve koordineli çalışarak pandeminin gerektirdiği refleksleri gösterdi.
Kızılay, genç bir ülkenin kendini geliştirebilmek adına yaptığı atılımların destekçisi olmanın yanında birçok paydaşı bir araya getiren insani yardım çalışmalarındaki tüm alanlarda da varlık gösterdi. Sahip olduğu güçlü kurumsal yapı doğrultusunda sağlık sistemine desteğin artırılması adına 1953 Kızılay Kongresi’nde o dönemin Genel Başkanı Prof. Dr. Nihat Reşat Belger’in önerisiyle kan yardım teşkilatının kurulması kararlaştırıldı. Bu kararla başlatılan çalışmalar ve kan transfüzyonu konusunda İngiltere ve ABD’ye gönderilen uzmanların görüşleri doğrultusunda 1957’de eş zamanlı açılan iki kan merkeziyle kan bankacılığı hizmetine başlayan kurumumuz günümüzde 18 bölge kan merkezi, 69 kan bağışı merkezi, 4 merkezî laboratuvar ve alanında uzman 4.006 personeliyle 1.142 hastanenin kan bileşeni ihtiyacını karşılayabilecek büyük bir organizasyona dönüştü. Bu büyüme süreci içinde sadece rutindeki kan ihtiyacında değil, ülkemizin çeşitli bölgelerinde yaşanan doğa kaynaklı afetler ve terör eylemleri gibi beklenmeyen durumlarda da yürütülen etkin kan stoku yönetimiyle tedavi sürecinin önemli bir parçası oldu.
Hafızalarımızdan çıkmayan doğa ve insan kaynaklı afetlerden etkilenen bölge halkına belirli sürede hizmet sağlanarak hayatın normal akışına dönmesi sürecine geçildi. Ancak 2020’de bir olgu olarak hayatımıza giren yeni tip koronavirüs salgını, önleyici ve tedavi edici hekimliğin ezberlerini bozdu. Çin’de başlayan hastalığın hızla yayılmasına ve tedavisine yönelik çalışmalar yakından takip edilmesine rağmen ülkemizin sağlık sisteminin bu konudaki refleksi, 2020 Mart’ta Türkiye’de ilk vakanın görülmesiyle izlenebildi.
Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan ilk açıklamayla birlikte Kızılay Kriz Kurulu hızlıca toplanarak kurumun tüm faaliyet alanlarının alacağı önlem ve gerçekleştireceği eylemler görüşüldü. Pandemi nedeniyle COVID-19 Bilimsel Danışma Kurulunun önerileri doğrultusunda hazırlanan “Kan Merkezlerinde Alınacak Önlemler” başlıklı dokümanda yer alan koruyucu önlemler hızla hayata geçirildi. Pandemide de devam eden kan ihtiyacının karşılanabilmesi için kesintisiz çalışması gereken kan hizmet birimlerinde ve kan bağışı alanlarında gerekli düzenlemeler ivedilikle başlatıldı. Kan bağışçılarının bulunduğu donasyon salonlarındaki yataklar seyreltildi, bağışçılarımızın sağlığını korumaya yönelik hizmet veren personel için koruyucu kıyafetler ve tüm bağışçılarımız için maske kullanımı zorunlu hâle getirildi.
ABD Gıda ve İlaç İdaresinin [Food and Drug Administration (FDA)] COVID-19 hastalığından iyileşmiş bireylerin kanından elde edilecek immün plazma tedavisini önermesiyle birlikte birçok ülkede immün plazma tedavisi uygulamada yerini aldı. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı, 01 Nisan 2020 itibarıyla COVID-19 hastalarının iyileştirilmesinde immün plazma tedavisinin de yer almasına karar vererek kurumumuzu bu konuda yetkili kıldı. Bir hafta gibi kısa bir sürede Bakanlık tarafından açıklanan yüksek vaka olan şehirlerde eş zamanlı 12 İmmün Plazma Bağışı Merkezi oluşturuldu. Bu merkezlerde çalışacak ve iyileşen hastalarla iletişime geçecek ekipler belirlendi. Kan bağışçısı kazanımında kullandığımız bilgi yönetim sistemlerinde immün plazma bileşeni alımına ve tüm işlem adımlarına yönelik geliştirmeler yapıldı. Sürece dâhil olacak tüm personele yönelik iş akışlarını içeren bilgilendirici dokümanlar hazırlandı.
Basında ve sosyal medyada kan ihtiyacının devam ettiğine ve çalışma durumlarına ilişkin haberler yoğun şekilde yer aldı. Bu zorlu süreçte toplum nezdindeki en büyük desteklerden biri de ülkede uygulanan dışarı çıkma kısıtlamalarında “zorunlu kan randevusu olanlar” istisnasıyla kan bağışçılarımızın hastalara desteğinin kesilmemesiydi. Bu bağlamda tam kan, aferez trombosit ve immün plazma bağışı yapmak isteyen bağışçılarımızın bekleme sürelerini azaltmak, dışarı çıkma kısıtlamalarında güvenli ulaşımlarını sağlayabilmek için “Online Kan Randevu Sistemi” yazılımı ivedilikle kullanıma açıldı. Bağışçı ve bağışçı adaylarımız, resmî web adresi üzerinden veya çağrı merkezi aracılığıyla kendilerine en yakın kan bağışı noktasında istedikleri tarih, gün ve saatte randevu oluşturabildi. Pandeminin kurumsal yapımıza katkıları arasında sayabileceğimiz “Online Kan Randevu Sistemi”, kan bağışı mobil uygulamasına da entegre edilerek bağışçılarımızın kullanacağı erişim tercihleri genişletildi. Randevu oluşturma işlemi sonrasında kendilerine ulaşan kısa mesajla dışarı çıkma kısıtı uygulanan saatler arasında da bu mesajı emniyet güçlerine göstererek kan bağışı alanlarına rahatlıkla gelebildiler. Ağır seyreden koronovirüs hastalığının seyrinde kullanılan immün plazma bileşeni ihtiyacının artışta olduğu dönemde Sağlık Bakanlığının görevlendirmesiyle İl Sağlık Müdürlüklerinde görev yapan ekiplerle koordineli hâlde, iyileşen hasta araması yapılarak etkileşime geçilen kişi sayısı ve bölgesi artırıldı. Yapılan görüşmelerin kayıt altına alınması için geliştirilen uygulama İl Sağlık Müdürlüklerinde görevlendirilen personelin kullanımına açılarak ülke genelinde yapılan görüşmeler tek noktadan izlenebilir duruma getirildi. İletişime geçilen ve immün plazma bağışı yapmayı kabul eden bağışçı adaylarına daha fazla olanak sağlamak adına İmmün Plazma Bağışı Merkezi sayısı 42’ye çıkarıldı. 661 hastane tarafından immün plazma bileşeni kullanımı gerçekleştirildi ve 120.174 ünite hastalara ulaştı.
Sonuç olarak pandeminin en yoğun yaşandığı 2020’de kan bağışı sayıları %14 azalmasına rağmen Bakanlık tarafından elektif ameliyatların ertelenmesi, dışarı çıkma kısıtlamalarında online randevu sistemiyle kan bağışı randevusunun alınabilmesi ve mevcut Kızılay stoklarındaki bileşenlerin hizmete sunumuyla ülke kan ihtiyacı karşılama oranında değişim yaşanmadı. Beklenmeyen ve büyüklüğü tahmin edilemeyen küresel salgında kan hizmetlerimizin çevik yönetişimi, ekiplerimizin üstün gayretleri ve en büyük destekçilerimiz kan bağışçılarımızın özverileriyle başarılı bir tablo ortaya çıktı.