COVID-19 pandemisi ve Rusya-Ukrayna Savaşı, küresel krizlerin ilgili aktörler tarafından daha net olarak anlaşılmasını sağlamış ve ilgili taraflara bu sorunların çözümü için alışılanın dışında yollar izlemenin önemini göstermiştir. Bu kapsamda gerek dünyada gerekse ülkemizde birçok kurumun faaliyetlerini sosyal sorumluluk kapsamında kurgulamaya başlaması henüz yolun başında olunsa da insanlığın ortak geleceği için umut vericidir.
Biz de ANDA Derneği olarak yine bu çerçevede “Devlet-Özel Sektör-Sivil Toplum” üçgeninde küresel sorunlara üretilecek çözümlere taraf olmak için yola çıktık. 2014’te gönüllü bir arkadaş grubu olarak en uzun sınır komşumuz Suriye’de yaşanan iç savaşın etkilerinden ortaya çıkan insani problemleri onarmak amacıyla harekete geçtik. Türk insanının samimiyetiyle harmanlanarak insani yardımdan arama kurtarmaya ulaşan geniş bir çerçevede sivil toplumun bir parçası olarak devlet dışı aktör olmanın bilinciyle çözüm ortağı rolümüzle özellikle sahada çeşitli sorumluluklar üstlenmeye başladık. Bu serüvende atılan adımların meyvesini 2022 Kasım itibarıyla kamu yararına dernek statüsü kazanarak elde ettik.
Bu kapsamda 2014’te belirli bir konsept usulüne dayanmayan, gönüllü ancak düzensiz yardımlarla başlayan insani yardım faaliyetlerimiz, 2016’da resmî bir hüviyete kavuşarak dernek kimliği kazandı. Özellikle küresel amaçlar arasında da eğitim ve eğitime erişim açığına yapılan vurgunun yol göstericiliğiyle yine aynı yıl Yayladağı Yetim Merkezi’ni açtık ve insani krizlerde açılan derin yaralara karşı sunduğumuz sürdürülebilir onarım merkezlerinin ilkini inşa ettik. Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı bölgelerinde kurulan iki yetim merkeziyle bölgede yaşayan insanların umutlarını yeşertmek, normal hayata dönüşlerini hızlandırmak özellikle kadın ve çocuklar için yaşam alanları hazırlama ve kapasite geliştirme faaliyetlerini yürüttük. 2022’ye gelindiğinde millî gelire oranla dünya üzerinde en fazla insani yardımı insanlığa ulaştıran ülkemizin bir sivil toplum kuruluşu olarak gerek ülke içinde gerek ülke dışında birçok katkı ürettik. Bu kapsamda Afganistan’da yetim merkezindeki faaliyetler, Türk-Afgan dostluk merkezinde yürütülen çalışmalar, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın başlamasına müteakip doğrudan bölgeye gönderilen ekiplerin yürüttüğü çalışmalarla Suriye, Azerbaycan, Makedonya, Afganistan, Irak ve çeşitli Afrika ülkelerinde 713.000 kişiye ulaştık.
Öte yandan ülkemizde ve dünyada artan afetler, arama kurtarma üzerine yoğunlaşmamızı tetikledi. 2017’de arama-kurtarma ekiplerinin kurulması ve eğitimlerin başlamasıyla çıktığımız ANDA arama kurtarma ve afet çalışmaları ekibimiz, 2022 itibarıyla “AFAD Orta Derece Arama Kurtarma” akreditasyon sürecimizi tamamladı. 32 ilde 987 kişi eğitimlerini almış, yarı profesyonel gönüllü arama kurtarmacıyla 1.000’den fazla afet görevine iştirak ettik. 250 afet bilinci eğitmeni ve bir tiyatro ekibiyle ülke genelinde 500 bini aşkın kişiye ulaşarak “Afet Tatbikat Yılı” kapsamında ülkemizde afet bilinci eğitimleri düzenleyerek toplumsal ölçekte afet bilincini geliştirme faaliyetlerine katkı sunduk.
Çalışmalarımızda insanlığın tamamını ilgilendiren sorunlara çözüm üretme motivasyonumuzla hareket etme önceliğimiz bizim için en önemli itici güç olmaktadır. Büyük ölçekli, özellikle afet bazlı insani krizlere müdahale edilmesi noktasında bütün yükün ilgili kurumların tek başına üzerine kalmasının bir çözüm sunmadığını müşahede ettik. Bu farkındalıkla hareket ederken gerek insani yardım gerekse de afet yönetimi çalışmalarında sahadaki paydaşlarla geliştirilen ilişkilerin kalıcı çözüm önerileri sağlamasına odaklandık.
İnsani yardım çalışmaları maksadıyla ulaştığımız coğrafyalarda yerelde iş birlikleriyle kalıcı çalışma alanları tasarladık. Böylelikle insani yardımı bir iyileştirme ve gelişim süreci olarak kriz coğrafyalarına ulaştırdık. Yerel paydaşın gündelik ihtiyaçlarının karşılanması dışında kalıcı çözümler için öğrenmelerini destekleyen, yapılan işin yönetiminden üretimine kadar her aşamasında rol aldıkları uzun vadeli süreçleri bir arada ve kümülatif değer üretilmesi odağında sağladık. Sömürgeciliğin anti tezi olarak Türk medeniyet tasavvuruyla ihtiyaç sahiplerinin kriz anında yaralarını sararken iyileşmelerini, normalleşme sürecinde yardımların kesildiği zamanlarda kendilerini idame edecek yetenek, kapasite ve tecrübeye ulaştıracak çalışmaları öncelikli çalışma alanı hâline getirdik. Bu kapsamda inşaat alanlarımızdan eğitim sahalarımıza kadar tüm süreçlerde krize maruz kalan kimseleri kabiliyetleri doğrultusunda destekleyen kapasite geliştirme eğitimleri ve üretim atölyeleriyle normal hayata dönüşlerinde etkin rol oynayacakları kimseler olması için yönlendirdik.
Böylelikle insani yardımın bir insani diplomasi aracına dönüşmesini Türk sivil toplum kuruluşları ve kamu kurumlarının gayretiyle yetişen “mağdur coğrafyaların insanlarına” her zaman eşitlerin ilişkisiyle yaklaşarak geleceğin dünyasında barış ve huzur ortamını sağlayacak “kilit çözüm ortakları” olarak değerlendirdik. Ayrıca AB Modex Tatbikatı veya Katar, Suriye, Azerbaycan, Ukrayna gibi çok uluslu iş birlikleriyle de hem arama kurtarma hem de insani yardım alanında çalışmalarımızda çözüm odaklı, iş birliğine açık ve sürdürülebilir yaklaşımı güçlendirecek ortaklıkları önemsiyoruz. Bu süreçleri yerli ve yabancı ortaklarla insanlık onurunun korunması ve dünya geneline yayılmış ortak huzurun ilerlemesi açısından paydaşlık hukukuyla yapılmasını öneriyoruz. Her zaman bu ortamların bir parçası olmaya yüksek ehemmiyet veriyoruz. Bu kapsamda AFAD, büyükelçilikler vb. devlet kurumları ve üniversitelerle aynı zamanda gerek ülkemizin gerekse yurt dışından ortaklarla iş birliklerimizi geliştiriyoruz.
Bu itibarla ortaya koyduğumuz çalışmaların her zaman merkezinde “sürdürülebilirlik” oldu. Yayladağı eteklerinde kurulan ilk ANDA Yetim Merkezi bursiyerlerinin Türkiye’de yaşanan deprem, sel ve yangın gibi afetlerde birer aktör olarak verdikleri mücadeleyi gördüğümüzde ise bu çalışmaların meyvesini almanın eşsiz mutluluğunu yaşadık. Kriz dönemlerinde sivil alandan üretilen katkının somut çıktılarını görmek geleceğin dünyasına daha umutlu gözlerle bakmamızı sağlamakta.
Sahada ve masada güçlü Türkiye düsturunu benimseyen bir sivil toplum kuruluşu olma yolunda yaptığımız faaliyetleri 2022’de İnsani Diplomasi ve Pratikleri (Küresel Politika-Türk Dış Politikası-ANDA) adlı alanda kaynak nitelik taşıyacak bir eseri literatüre kazandırdık. Yine bu kapsamda alana katkı sunacak burs programlarıyla yüksek lisans ve doktora öğrencilerini destekleyerek yardım faaliyetlerinin yanı sıra kalıcı bir politika inşası için sivil alandan literatürü zenginleştirmek adına pozitif katkılar sağlamayı planladık. Yine bu çalışmaların tamamının atardamarı niteliğini taşıyan bugünün paydaşı yarının aktörleri olarak gördüğümüz derneğimizin gençlik yapılanması olan “Genç ANDA” ekibimiz tarafından dünya ve ülke sorunlarına çözüm odaklı bakış açısı üreten yıllık yayınlar yapmaya başladık. İlkini yine bu yıl yayımlayarak saha çalışmalarımıza ek kalıcı çözüm önerileri sunduğumuz yarı akademik bir çalışma ortaya koyduk. Sivil toplumun açık bir üniversite olma özelliğini pekiştiren teorinin pratiğe aktarıldığı alanları destekleme gayretimizi de özellikle pandemi sonrası genç ekibimizin ülkemizin farklı illerde kurduğu kütüphaneler, yaptıkları gençlik kamplarını da yine bu yılda desteklemeye çalıştık, bundan sonraki süreçte artarak güçlendirmeye gayret edeceğiz.
Dünyada artan insani krizler, çatışmalar, göçler ve afetlere rağmen insanlığına eşsiz bir örnek teşkil eden Türk insanının kadirşinaslığı ışığında ümitlerimizi diri tutuyoruz. Kardeşe vefa yolunda Ankara merkezli çıktığımız yolda Türk’ün medeniyet anlayışını tüm dünya insanlığını kucaklayacak şekilde büyük bir enerjiyle var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.