Bütün dünyayı saran COVID-19 salgınının, sağlık alanındaki etkilerinin yanı sıra sosyal ve ekonomik hayatı da olumsuz etkileyen birçok sonucu oldu. Dolayısıyla pandemiyle mücadele eden aktörler bu “etkileri” göz ardı ederek bir planlama yaptıklarında iyileşme süreci beklenenden çok daha uzun bir zaman alacaktır.
Dünya tarihi boyunca sosyal yaraları sarmak için birçok aktör farklı motivasyonlarla girişimler başlatmış ve faaliyetler yürütmüştür. Özellikle son 30 yıla bakıldığında BM kuruluşları ve uluslararası sivil toplum örgütleri insani krizlere kalıcı çözüm arayışlarını farklı yaklaşımlarla küresel gündeme taşımaya çalışmışlardır. Bu girişimlerden en önemlisi “Milenyum Hedefleri” olarak başlayan ardından “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri” olarak güncellenen, toplumsal yaşam standartlarının iyileştirilmesine yönelik hedeflerdir. Tüm ülkelerinin altına imza koyarak desteklediği, insani sorunların çözümü açısından ümit verici olan bu girişimler insani yardım kuruluşlarının iş yapış tarzlarını güncellemelerini zorunlu kılmaktadır.
Daha önce “balık vermeyi” kolay bir yol olarak benimsemiş irili ufaklı tüm yardım kuruluşlarının “balık tutmayı öğretmeyi” merkezlerine alan ve sorunların kalıcı çözümüne katkı sunan bir yaklaşımı benimsemesi gerekmektedir. Tam da burada yardım kuruluşlarının gündemine “sosyal etki” merkezli projeler üretmek girmektedir. Sosyal sorunları ortadan kaldıracak veya azaltacak etkiler üretmek üzere yapılan faaliyetlerin sonucu olan “sosyal etki”yi ön plana almaları gerekiyor. Bugün geliştirilen yeni yaklaşımlarla sosyal etki ölçümleri ve raporları yapılabilmekte ve sosyal etki yatırımcılığı özendirilerek bu konunun özel sektörün de gündemine girmesi beklenmektedir.
Bütün bunları dikkate alan Türk Kızılay bünyesinde başlatılan farklı çalışmalarla sosyal etkiyi önceleyen bir yardım politikasını ve iş modelini hayata geçirmeye hazırlanmaktadır. 2021 yılından başlayarak hayata geçirilecek tüm projelerin sosyal etki perspektifinden değerlendirilmesi, sonuçlarının izlenmesi ve ölçülmesi hedeflenmektedir. Bunun için geliştirilen “Kızılay Sosyal Etki Modeli” ile kavramsal altyapısı da oluşturularak edinilen tecrübelerle geliştirilebilir bir modele dönüştürülmesi planlanmaktadır.
Türk Kızılay, insanların hayatlarında sosyal bir etki oluşturmak yani hayatlarının geri kalan kısmında daha iyi koşullarda yaşamalarına yardımcı olmak gayesiyle çıktığı bu yolculuğun belki henüz daha başında ama tüm sektörlerin sosyal etkiyi merkezine alan yaklaşımlarıyla dünyanın daha yaşanabilir bir yer hâline geleceği inancıyla yol alıyor. Zira aksi durumda yeni pandemiler, yeni insani krizler ve yeni çevre sorunları gündemden düşmeyecektir.