2021’e ulusal ölçekte bakıldığında Akdeniz Bölgesi’ndeki yangınlar ve Batı Karadeniz’deki sel felaketleri oldukça ağır insani bilançolar ortaya çıkardı. Kamu kurumlarının başarılı şekilde yönettiği afetle mücadele çalışmalarının yanı sıra sivil toplumun da çalışmalarda aktif yer alması, STK’ların ve özellikle yardım kuruluşlarının afete müdahaledeki rolleri açısından ümitvar olmamızı sağladı. Bu anlamda yaz aylarında Antalya, Muğla, Aydın, Denizli, Adana, Isparta, Kayseri, Hatay, Uşak ve Karabük’te aynı anda çıkan yangınlara İHH, 430 kişiden oluşan 37 farklı ekibiyle katılmış, bölgelere mobil aşevleriyle sıcak yemek ulaştırırken psikososyal destek ekipleri ise mağdur ailelerle görüşmeler gerçekleştirmiştir.
Ne ironiktir ki ülkenin bir yanı orman yangınlarıyla uğraşırken sonbahar aylarının başlangıcında Batı Karadeniz Bölgesi’nde Bartın, Kastamonu ve Sinop’ta büyük sel felaketleri yaşanmıştır. Çok sayıda insanımızın hayatını kaybettiği ve binlercesinin mağdur olduğu felaket sırasında İHH, bölgede 35 koordinasyon görevlisi, 30 dalgıç, 195 tahliye ve arama kurtarma görevlisi, bir mobil aşevi, 55 araçla kurtarma ve yardım çalışmalarına katkıda bulunmuştur. Çalışmaların ardından 20 bin kişilik ikramlık malzeme, 6.400 kişilik sıcak yemek ve 8 tır içme suyu dağıtılmıştır.
Ülkemizdeki bu felaketler bir kez daha teyit etmiştir ki önümüzdeki dönemde iklim değişikliğine bağlı doğa kaynaklı afetler, devletin yanı sıra sivil yardım kuruluşlarının da dikkat kesilmesi gereken temel alanların başına yerleşmiştir. Bu yönüyle orman yangınlarının yanı sıra dengesiz aşırı yağışların yol açacağı afetlere karşı daha profesyonel hazırlık önem taşımaktadır. Ancak tüm kürenin etkilendiği iklim değişikliğinin yerel bazı resmî ve sivil aktörlerce alınan önlemlerle yönetilmesi mümkün olmadığından bunun küresel çapta yeni iş birliği alanlarını zorunlu kıldığı anlaşılmaktadır. Bu yönüyle iklim değişikliğinin tetiklediği olağan dışı doğa olaylarındaki artış, yerel imkânların yanı sıra uluslararası dayanışmanın önemini de yeniden düşünmemizi sağlamıştır. Ülkemizin yanı sıra dünyanın diğer bölgelerindeki farklı kriz alanlarına müdahil olmamız, bu konuda sivil yardım kuruluşları arasında uluslararası dayanışmaya İHH olarak daha fazla önem vermemizde ilham verici olmuştur.
Gerek ülkemizdeki gerekse dünyanın farklı ülkelerindeki afetlere müdahale konusunda elde ettiğimiz tecrübeler, uluslararası yeni ortaklıkların ve iş birliği imkânlarının doğmasını da kolaylaştırmaktadır. Bu yıl BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisinin (OCHA) İnsani İletişim Ağları ve Partnerlik Haftası’nda ICVA tarafından Yerelleşme ve Daha Kapsamlı Bir İş Birliği konulu oturumları, İHH’nın hem yerel sorunlara küresel tecrübeler anlamında çözüm üretmesi hem de yerelden uluslararası alana doğru karşılıklı iş birliğinin pekişmesi için fırsatlar sunmuştur.
Avrupa dışı ülkelerdeki uluslararası yardım kuruluşlarının kriz bölgelerine nasıl yardım ulaştırdıkları, yerel topluluklar ve aktörlerle nasıl etkileşime geçtikleri, uluslararası insani yardım aktörleriyle ilişki geliştirme yöntemleri gibi başlıklar yeni dönemde mutlaka üzerine strateji geliştirilmesi gereken alanları oluşturmaktadır.
2018’den beri ICVA üyesi olan İHH, gerek insani prensiplerin güçlendirilmesi gerekse uluslararası sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliğini arttırma konusunda önemli platformların üyesi olma hedefini sürdürmektedir. Bu bağlamda, sivil alan ve yerel liderlik, kapasite gelişimi, finansman, uluslararası ortaklıklara katılım, savunuculuk ve görünürlük gibi temel sorun alanlarında fikirlerini her yerel ve uluslararası platformda ifade etmeye devam etmektedir. Bu platformlardan biri olan AidEX 2021 Fuarı, bu yönüyle uluslararası sivil yardım kuruluşlarının önemli buluşma adreslerinden olmuştur. İHH’nın bu fuardaki standı, uluslararası aktörler tarafından ilgiyle karşılanmanın ötesinde yeni iş birliği alanlarının bulunmasında iyi bir fırsata da dönüşmüştür.
İHH olarak yerelden küresele açılan kuruluş olma misyonumuzu gerek geçen yıl gerekse önümüzdeki dönemde daha ileriye taşıyacak yeni açılımların heyecanı içindeyiz. Bu heyecanı somut projelere dönüştürmek, uluslararası yardım kuruluşlarının bağlayıcı temel insani yardım standartlarının yaygınlaştırılması misyonuna katkısının yanı sıra mağdurların hayatını biraz daha kolaylaştırma noktasında küresel insani fonların trafiğinde etkili bir rol de oynayacaktır.