Dünyanın çeşitli bölgelerinde derinleşen insani krizler, pandemi ve iklim değişikliği kaynaklı tehditler sebebiyle küresel ölçekte insani yardıma olan ihtiyacın arttığı bir yılı geride bıraktık. Hemen yanı başımızda devam eden Suriye krizi onuncu yılını tamamladı. Yaklaşık kırk beş yıl süren savaşın doğurduğu siyasal, sosyal ve ekonomik sorunlarla boğuşan Afganistan; kıtlık, salgın ve iç savaşın devam ettiği Yemen; yoğun saldırıların gerçekleştiği Gazze insani krizin en şiddetli şekliyle yaşandığı bölgeler olarak ön plana çıktı. COVID-19 salgınının bu sene de hız kesmeden devam etmesinin yanı sıra ülkemizde ve dünyanın farklı coğrafyalarında gerçekleşen doğa kaynaklı afetler neticesinde 2021’de insanlık büyük bir imtihandan geçti. Bu bağlamda insani yardım aktörleri olarak vazifemizin yükünü ve ehemmiyetini bir kez daha hatırladık.
Önümüzdeki yıl küresel ölçekte daha da artacağı öngörülen ihtiyaca rağmen insani yardıma ayrılan kaynakların aynı oranda artmaması önemli bir sorun mahiyetinde karşımıza çıkmaktadır. Bu durum aktörler arasındaki koordinasyonun güçlendirilmesini, insani yardım modellerinde uzmanlaşmayı, kaynakların etkin kullanımını ve sürdürülebilirliği daha da kritik hâle getirmektedir.
Yeryüzü Doktorları olarak bu gerçeklikten hareketle yıllar içinde sahada edindiğimiz tecrübeyle oluşturduğumuz “sürdürülebilir insani yardım ve sosyal etki odaklı hizmet” perspektifiyle bu yıl da dünyanın farklı kriz bölgelerinde bulunan sağlık merkezlerimizde kesintisiz hizmet verdik. Savaş, kıtlık ve doğal afetlerin sebep olduğu zorlu şartlarda hayata tutunmaya çalışan ihtiyaç sahiplerinin temel hak olan sağlık hizmetlerine erişebilmeleri için var gücümüzle çalıştık ve var olan merkezlerimize yenilerini ekledik. Pandeminin neden olduğu zorluklara rağmen yerel çalışan istihdamı, gönüllü Türk doktorlarımızın ve sağlık çalışanlarımızın gayretleriyle hizmet ulaştırdığımız coğrafyalardaki uzmanlaşmayı ve kapasite gelişimini destekledik. Aynı bakış açısıyla operasyonel verimliliğimizi arttırmayı, sağlık alanındaki uzmanlığımızı derinleştirmeyi ve nitelikli insani yardımda sürdürülebilirliği önümüzdeki yıllarda da çalışmalarımızın odağında tutma konusunda kararlıyız.
Geçtiğimiz yıl içinde dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi ülkemizde de meydana gelen pek çok doğa kaynaklı afete üzülerek şahit olduk. Gerek halkımızın bireysel gayretleri gerekse sivil toplum kuruluşlarımızın çalışmalarıyla ülkemizde yaşanan felaketlerden etkilenen vatandaşlarımıza destekler yoğun biçimde sağlandı. Yurt içindeki bu tür afet durumlarında devlet kurumlarının, insani yardım kuruluşlarının ve yerel otoritelerin koordinasyonunun güçlü olduğu bir yapıda yardımların çok daha etkin biçimde ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldığını görüyoruz. Bununla birlikte kısa zaman diliminde yoğun olarak gerçekleştirilen insani yardım faaliyetlerinin doğurabildiği lojistik sorunların önüne geçilmesini, aktörler arasındaki koordinasyon bağlamında gelişime açık bir alan diye değerlendiriyoruz.
2021’i COVID-19 pandemisinin devam eden etkileri, çatışma, kıtlık, doğal afetler ve iklim değişikliği sebebiyle insani krizlerin şiddetli şekilde yaşandığı zor bir yıl olarak hatırlayacağız. Fakat insanlığın afet ve krizlere karşı gösterdiği topyekûn mücadele ve özellikle halkımızın insani yardım konusunda dünyada bir benzeri olmayan gayreti, geleceğe dair ümitlerimizi her zaman diri tutuyor. İnanıyoruz ki yüzünü iyiliğe dönmüş kalpler birlikte attıkça yaşanan acıların ve insani ızdırabın dindiği günler giderek bize yaklaşıyor.