Türkiye, 2014’ten bu yana geçici ve uluslararası koruma altında olan en büyük nüfusa ev sahipliği yapmaktadır. 2021’de geçici koruma sağlanan Suriyelilerin sayısı 3,7 milyonu geçmiştir. Aynı zamanda Türkiye, başta Afganistan, Irak ve İran olmak üzere diğer ülkelerden gelen 320 bin uluslararası koruma statü ve başvuru sahibi kişiyi de ağırlamaktadır. 2021-2022 Bölgesel Mülteci ve Dayanıklılık Planının (3RP) Türkiye bölümü, hükûmetin geçici ve uluslararası koruması altındaki kişilerin, ev sahibi toplulukların ve ilgili kuruluşların ihtiyaçlarını Türkiye’nin kapsayıcı yasal ve politik çerçevesi dâhilinde ele alan çalışmalarını desteklemektedir.
Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütü (UNHCR) ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Temsilciliği (UNDP) tarafından birlikte yönetilen 3RP planının üç stratejik hedefi bulunmaktadır: (i) Geçici koruma sağlanan Suriyeliler ve uluslararası koruma altındaki kişilerin korunmasına katkıda bulunmak, (ii) sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlerin yanı sıra belediye hizmetleri ve yerel çözümler de dâhil hizmetlere katılım ve erişimi desteklemek, (iii) uyum, kendi kendine yeterlilik ve çözümleri teşvik etmek. 3RP programları, COVID-19 salgını nedeniyle yoğunluğu artan kamu sistemleri ve hizmetleri aracılığıyla uygulanmaktadır.
Hükûmetin salgına karşı güçlü müdahalesine rağmen COVID-19’un bazı olumsuz etkileri hâlâ yaygındır. Suriyeli mülteciler ve ev sahibi topluluk arasında görülen yüksek işsizlik ve yoksulluk oranları, yeni ve ek hassasiyetlere ve temel ihtiyaçlarda keskin bir artışa yol açmaktadır. Halk sağlığı alanında alınan tedbirler kapsamında yüz yüze verilen hizmetlerin azaltılması ve pek çok hane halkının dijital hizmetlere erişimde yaşadığı sıkıntılar sebebiyle söz konusu zorluklar daha da artmıştır.
Kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve özel ihtiyaçları olan bireyler gibi risk altında olan gruplar COVID-19 salgınından en fazla etkilenenlerdir. 3RP ortakları tarafından 2021’de yapılan etki değerlendirmeleri, COVID-19 salgınının mülteciler ve göçmenler dâhil hassas gruplar üzerindeki sosyoekonomik şoklar gibi devam etmekte olan ciddi etkilerini vurgulayarak Cumhurbaşkanlığı Yardımcılığı tarafından koordine edilen COVID-19 salgınına ilişkin ihtiyaç değerlendirmesini de desteklemiştir. BM kuruluşları ve 3RP ortakları tarafından desteklenen Türk kamu kuruluşları, 2021’in ikinci yarısında yüz yüze verilen hizmet sunumuna aşamalı dönüş yaparak mültecilere temel ve sosyal hizmetleri sunmaya devam etmiştir.
Hayata Geçirilen Uygulamalar
Türkiye’de bulunan 3RP ortakları, 2021-2022 döneminde tüm sektörel faaliyetlere COVID-19 müdahalesini dâhil etmiştir. Uygun durumlarda salgından etkilenen kadınlar ve erkekler, kız ve oğlan çocukları, yerel topluluklar ve kurumların öncelikleri tespit edilerek hizmet ve yardım sunumları buna göre uyarlanmıştır. Ayrıca ek ihtiyaçlara yanıt verebilmek için yeni faaliyetler geliştirilmiş, salgının etkilerini azaltmada hayati önem taşıyan uyarlanmış öğrenme ve evde eğitim desteği verilmiştir.
Öncelikli müdahaleler arasında bilginin yaygınlaştırılması, uzaktan eğitim ve harmanlanmış programlar aracılığıyla eğitimin devam etmesine destek verilmesi, risk altındaki gruplara telefon ve çevrim içi destek hizmetlerinin sunulması ve geçim kaynaklarını kaybeden en hassas hanelerin temel ihtiyaçlarının karşılanmasına yardımcı olmak amacıyla acil nakit yardımı sağlanması yer almaktadır. COVID-19 salgını nedeniyle koruma risklerinin arttığı göz önüne alındığında destek hizmetler hakkında zamanında ve erişilebilir bilgiye olan ihtiyaç daha da önemli hâle gelmiştir.
Yardımların en hassas bireylere ve hanelere ulaşmasını sağlamak için toplumsal cinsiyete ve yaşa göre ayrıştırılmış ve çocuklara duyarlı veri toplama faaliyetleri ve hedefli programlar gereklidir. Ruh sağlığı ve psikososyal faaliyetler dâhil göçmen sağlık merkezlerine sağlık desteği sunulmaya devam edilmektedir. Hükûmetin mültecilere yönelik kapsayıcı politikası sayesinde Sağlık Bakanlığı ile koordineli bir şekilde COVID-19 tedavisi ve aşı hizmetlerine erişim ve bağışıklama kapsamına öncelik tanınmıştır.
Sosyal koruma; sosyal uyumun teşvik edilmesine, insani ve ekonomik gelişmeye katkıda bulunarak dezavantajlı gruplara destek verilmesinde hayati bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla BM ve ortakları, nakit temelli yardımlar ve Şartlı Eğitim Yardım Programı aracılığıyla Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile birlikte çalışmaya devam etmektedir.
BM’nin özel sektör, ulusal ve yerel kurumlarla iş birliği sayesinde istihdam edilebilirlik (ör. mesleki ve dil eğitimleri) ve iş kurma düzeyi artırılmıştır. İşletmelere dijitalleştirilmiş pazara erişmeleri için destek sağlanmış, böylece COVID-19 salgınının olumsuz ekonomik etkilerinin hafifletilmesi sağlanmıştır.