2021’de Ülkemizde COVID-19 ve Potansiyel Bulaşıcı Hastalık Tehditleri

Levent Akın
Prof. Dr.; Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı; Hacettepe Üniversitesi Afet Tıbbı Uygulama ve Araştırma Merkezi

İnsanlık tarihi incelendiğinde yerleşik düzene geçilmesiyle birlikte sulama sistemleri geliştirilmiş ve insanlar toplu hâlde yaşamaya başlamışlardır. İnsanların tarım toplumu olması, hayvanları evcilleştirerek yakın temasta kalmaları sonucu hayvanlardan geçen hastalıklardan daha sık etkilenmeleri, sağlıklı suya erişme güçlükleri ve güvenli su kullanamamaları, farklı coğrafyalarda bulunan insanlarla ekonomik, kültürel, toplumsal veya askerî nedenlerle temasın artması ve kentlerin kurulmasıyla birlikte insanların bir arada yaşaması sonucu gelişen büyük salgınların ortaya çıktığı görülmektedir. Yüz binlerce insanın yaşadığı kentler ortaya çıktıkça toplu ölümler de yaygınlaşmıştır. Gelişen toplumsal hayat biçimleriyle birlikte bazı bulaşıcı hastalıklar, kolayca yayılma ortam ve imkânı bulmuştur.1

Kalabalıklaşan kentsel alanlarda çöpler, atıklar, suların kirlenmesi bulaşıcı hastalıklar için oldukça uygun zemin hazırlamakta ve sonunda salgınlarla karşılaşılmaktadır. Bunlara mevsimsel özellikler, iklim değişiklikleri, kullanılan zirai üretim teknikleri, yeni yerleşim alanlarının açılarak doğal yaşamla temasın artması da önemli etkiler yaratmaktadır. Kıtlıklar, savaşlar, tarih boyunca salgınların görülmesini ve yayılmasını tetiklemiştir.2

Özellikle dünyada önemli epidemik yahut pandemiler yapan çiçek, kızamık salgınları aşılarla önlenmiştir. Dünya veba, tifüs ve kolera için yaşam alanlarındaki alt yapıyı geliştirerek pandemilerin önüne geçmiştir. Hâlen sifiliz, tüberküloz ve sıtma için tedavi ve temaslı takibiyle başarılı sonuçlar alınmasına karşın aşı gibi etkili bir araç geliştirilememiştir. Sağlıklı beslenme, aşı ve tedavi hizmetlerindeki gelişmeler tarihsel süreçte büyük acılar yaşatan pek çok hastalığın görülmesini azaltmış, önlemiş veya yok etmiştir. Yirminci ve yirmi birinci yüzyılda influenza (grip) pandemileri, corona virüslerin yol açtığı SARS ve MERS salgınları milyonlarca insanın ölümüne yol açmıştır.

Tablo 1: DSÖ tarafından 2021’de bildirilen hastalık salgınları3

TehditBölge-ÜlkeBildirildiği Tarih (2021)
H1N2Brezilya4 Ocak
Vibrio cholerae O1 serotype OgawaTogo4 Ocak
MERS-CoV virüs enfeksiyonuSuudi Arabistan1 Şubat
Ebola virüs enfeksiyonuKongo Dem. Cum.10 Şubat
Rift Vadisi AteşiKenya12 Şubat
Ebola virüs enfeksiyonuGine17 Şubat
MERS-CoV virüs enfeksiyonuBAE17 Mart
İnsanda görülen Kuş Gribi A(H10N3)Çin (Zhenjiang şehri)10 Haziran
Monkeypox (Maymun Çiçek hastalığı) Birleşik Krallık – Kuzey İrlanda11 Haziran
Monkeypox (Maymun Çiçek hastalığı) ABD- Teksas27 Temmuz
Marburg virüsü enfeksiyonuGine9 Ağustos
İnsanda görülen Kuş Gribi A(H5N1)Hindistan (Haryana şehri)16 Ağustos
MERS-CoV virüs enfeksiyonuSuudi Arabistan17 Ağustos
Meningokoksik menenjitKongo20 Eylül
Nipah virüs enfeksiyonuHindistan (Kerala eyaleti)24 Eylül
VebaMadagaskar1 Ekim
Sarı HummaNijerya1 Ekim
Ebola virüs enfeksiyonuKongo Dem. Cum.10 Ekim
Sarı HummaVenezuella13 Ekim
Zika virüs enfeksiyonuHindistan14 Ekim
Monkeypox (Maymun Çiçek hastalığı) ABD (Vaşington, D.C)25 Kasım
Sarı HummaGana1 Aralık
MERS-CoV virüs enfeksiyonuBAE13 Aralık
Dang AteşiPakistan14 Aralık
KoleraKamerun16 Aralık
Ebola virüs enfeksiyonuKongo Dem. Cum.16 Aralık

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından günlük olarak salgın hatta pandemi gibi tehdit yaratabilecek hastalıklar düzenli açıklanmaktadır. Tablo 1’de DSÖ tarafından 2021’e ait tehdit yaratabilecek bulaşıcı hastalık salgınları verilmiştir.

Tablo 1’de görülen hastalıklar küreselleşen dünya ölçüsünde sadece saptandığı ülkelere mahsus olmayıp dünyaya yayılma potansiyelleri olan bulaşıcı hastalıklar arasındadır. Özellikle savaş, iç karışıklıklar, deprem, sel gibi afetler sonrası, hatta bazen kentleşme, iklim değişikliği nedeniyle tüm dünya ülkelerine yayılma olasılığı taşımaktadır. Ayrıca dünyada yaygınlaşan ticarete ve turizme bağlı insan hareketlilikleri ve göçler sonucu da bulaşıcı hastalıkların görüldüğü coğrafyalara yenileri eklenebilir.

Ülkemizde de tehdit yaratan veya salgın potansiyeli olan hastalıklarla ilgili kontrol, eliminasyon ve eradikasyon programları sürdürülmektedir. Bunlar arasında poliomiyelit eradikasyon programı, kızamık ve kızamıkçık, neonatal-maternal tetanoz eliminasyon programları, hepatit A, hepatit B, difteri, tüberküloz kontrol programları gibi aşıyla önlenebilen hastalık kontrol programlarının yanı sıra sıtma, şark çıbanı, Kırım-Kongo kanamalı ateşi gibi vektör kaynaklı hastalık kontrol programları aktif şekilde sürdürülmektedir. Ayrıca bölgesel salgınlara yol açabilecek kuş gribi, zika, el-ayak-ağız hastalığı gibi global tehdit görülen hastalıkların izlenmesi, HIV/AIDS’in kontrol çalışmaları ilk dikkati çeken bulaşıcı hastalıklara karşı yürütülen savaş programları sayılabilir.

Tüm bu çalışmalara rağmen ülkelerde ortaya çıkan pandemiye yol açan hastalıklara karşı uluslararası dayanışma, pandemilerin önlenmesinde yeterli olmamaktadır. Bunun en son örneği hâlen yaşanmakta olan COVID-19 pandemisidir. Bu pandemi, Aralık 2019’da Çin’in Wuhan şehrinde başlamıştır. SARS-CoV-2 olarak adlandırılan virüsün hızla dünyaya yayılmasıyla 2020’de tüm dünya ülkeleri bir pandemiyle karşılaşmış ve tıbbi olmayan korunma önlemleriyle toplumda hastalığın yayılması engellenmeye çalışmıştır. Bu önlemler arasında bireysel önlemlerle (maske, mesafe ve hijyen kurallarının uygulanması, kalabalık alanlardan uzak durulması gibi) hükûmetler tarafından toplumsal faaliyetleri azaltacak önlemler (sokağa çıkma yasakları, iş yerlerinin kapatılması, okullarda eğitime ara verilmesi, esnek çalışma uygulamaları gibi) sayılabilir. 2020 sonuna kadar COVID-19’a karşı bazı aşıların araştırma çalışmalarından elde edilen sonuçlarla acil kullanım onayı alınarak devletler kendi toplumlarını temin ettikleri aşılarla bağışıklamaya başlamışlardır.

Hâlen COVID-19’a bağlı saptanan vaka sayısı dünyada 274.633.041, bildirilen ölüm sayısı 5.368.732 olmuştur.4 Yirminci yüzyıldaki İkinci Dünya Savaşı’nda 70-85 milyon insanın öldüğü hesaplanmaktadır.5 COVID-19 pandemisinin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra insanlık tarihinin yaşadığı en büyük ikinci felaket olduğunu düşünmek yanlış olmayacaktır.

Pandemiye yol açan SARS-CoV-2 viral yük ve vücuttan atılım özelliklerine göre değerlendirildiğinde vücuttan atılımının ortalama süresi üst solunum yollarında 17 gün, alt solunum yollarında 14,6 gün, gaitada 17,2 gün ve serum örneklerinde 16,6 gün olarak bulunmuştur.6 Ancak immunsupresif hastalar dışında genellikle hastalığın dokuzuncu gününden itibaren canlı virüs salınımının durduğu belirtilmiştir.

Kış aylarının gelişiyle Kuzey Yarım Küre’deki hasta sayısının yükselişi SARS-CoV-2’nin mevsimsel koşullardan etkilendiğini net şekilde göstermektedir. Kuru ve soğuk kış havasıyla virüslerin stabilitesi artmakta, insandaki doğal bağışıklık cevabı azalmaktadır. İnsanlarda soğuk olan bahar ve kış aylarında kapalı alanlarda toplanma ihtiyacının oluşması virüslerin yayılımını kolaylaştıran bir diğer etkendir.7 Hastalığın dünyada mevsimsel özellikler dışında yayılmasında virüste ortaya çıkan mutasyonlar da çok etkili olmuştur. COVID-19’a neden olan virüsün bir RNA virüsü olması, virüsün çok sayıda mutasyona uğramasına yol açmış, bunlardan bazıları da sanki yeni bir pandemi gibi dünyaya yayılmıştır. Bunlar arasında İngiltere kaynaklı Alfa, Hindistan kaynaklı Delta-Delta plus ve ennihayet bunlara eklenen Güney Afrika kaynaklı Omikron varyantı hâkim varyantlar olarak COVID-19 pandemisinde yeni yayılımlar gösteren varyantlar olmuştur. Bu varyantların sırasıyla Wuhan’da görülen virüsle karşılaştırıldığında bulaşıcılıklarının 2-3 kat daha yüksek olduğu saptanmıştır.
Alfa varyantının Wuhan’da ortaya çıkan virüse göre 3-5 kez, Delta varyantının Alfa varyantına göre 3-6 kez, Omicron varyantının Delta varyantına göre 3-5 kez daha bulaşıcı olduğu gösterilmektedir.8

“COVID-19 Verileri”  bölümünde de ülkemizde yeni görülen varyantların vaka sayılarına etkileri görülmektedir. Alfa varyantı sonrası Nisan 2021’de 60.000 civarında olan günlük vaka sayısı, temmuzdan itibaren Delta-Delta plus etkisiyle 6.000 civarında seyreden vaka sayısı yaygın aşılamaya rağmen 20-30 bin bandına yerleşmiş, ölüm sayıları da günlük 180-280 arasında seyretmiştir. Aralık 2021’de saptanan Omicron varyantının etkisi hâlen ülkemizde görülmemekle beraber Avrupa’da önemli vaka artışlarına yol açmaktadır.

Ülkemizde 2020’de ağırlıklı olarak tıbbi olmayan önlemler uygulanarak hastalığın yayılmasının ve toplumdaki hastalık yükünün azaltılması için çaba harcanmıştır. Bu dönemde kısıtlamalar olduğunda vaka sayılarında azalmalar, kısıtlamalar kaldırıldığında ise vaka sayılarında artışlar olan değişken bir yıl yaşanmıştır. Ancak bu kısıtlamaların toplumda psikolojik sorunların artması, kronik hastalığı olanların takiplerinin aksaması, aile içi kadın ve çocuğa şiddetin artmasıyla birlikte ekonomide sorunlara yol açtığına dair çok sayıda yayın yapılmıştır.10

Ocak 2021’den itibaren ülkemizde inaktif aşı uygulamasına geçilmiş, Mayıs 2021’den itibaren de ikinci aşı olarak mRNA tipi aşı uygulaması başlatılmıştır. Hâlen Türkiye’de 19 Aralık 2021 itibarıyla 123.625.349 doz aşı yapılmış, bunların 56.649.405’i birinci doz, 51.142.896’sı ikinci doz şeklinde yapılmış, hatırlatma dozu olarak adlandırılan üçüncü doz aşı uygulaması ise 13.912.051 kişiye uygulanmıştır. İkinci doz üzerinden yapılan aşılama hızı 18 yaş üstü için %82,39 olarak hesaplanmaktadır.11

Bugüne kadar dünyada pandemiye yol açan hastalıkla ilgili virolojik, immünolojik, epidemiyolojik, klinik özellikler, tedavi, tıbbı olmayan korunma yöntemleri, yeni geliştirilen aşılar ve ilaçlarla ilgili önemli çalışmalar yapılmakta ve bu konuda ciddi kaynaklar kullanılmaktadır. 18 Aralık 2021’de yapılan Pubmed taramasında 205.511, Google Scholar taramasında 221.000 bilimsel yayın, Google arama motoru kullanarak “COVID-19” anahtar kelimesiyle tarama yapıldığında 4.710.000 başlık bulunmaktadır.

Hâlen ülkemizdeki pandeminin yarattığı tehdidi bertaraf etmek için aşılama oranlarının yükseltilmesi, maske, mesafe, hijyen ve kalabalık ortamlardan uzak durulması veya bu ortamların oluşmasının engellenmesi büyük önem taşımaktadır.

Tüm dünyada bu önlemlerin alınması ve aşılama oranlarının yükseltilmesi gerekmektedir. Hiçbir devlet, sadece kendi ülkesindeki vaka sayılarını önleyerek pandeminin önüne geçemeyeceğini bilmektedir. Bu nedenle aşılama konusunda tedarik sıkıntısı çeken ülkelerin de bağışıklama konusunda desteklenmesi kaçınılmaz bir durumdur.


1. Çıpa H. E. (1995). McNeill’in salgınlar ve halkları üzerine düşünceler, Toplumsal Tarih, 1995; 22(4):18-20
Atıf 

2. Özden K, Özmat M. (2014).  Salgın ve kent: 1347 veba salgınının avrupa’da sosyal, politik ve ekonomik sonuçları, İdealkent, 2014;12: 60-87
Atıf 

3. WHO (2021 18 Aralık). Latest WHO Disease Outbreak News (DONs), https://www.who.int/emergencies/disease-outbreak-news/2
Atıf 

4. Worldmeter(2021 19 Aralık). COVID-19 Coronavirus Pandemic, https://www.worldometers.info/coronavirus/
Atıf 

5. Wells, A. S. (2013). Historical Dictionary of World War II: The War against Germany and Italy. Scarecrow Press
Atıf 

6. İnkaya AÇ.(2021).SARS-CoV-2: Mikrobiyolojik özellikler ve hastalığın immünpatogenezi) Eds: A. T. İskit, M. D. Tanrıöver, Ö. Uzun. Covid-19 Pandemi Raporu (ss:15-23) içinde, Hacettepe İç Hastalıkları Derneği.
Atıf 

7. Moriyama M, Hugentobler WJ, Iwasaki A. Seasonality of Respiratory Viral Infections. Annu Rev Virol 2020;7(1):83-101
Atıf 

8. WHO. (202119 Aralık). Tracking SARS-CoV-2 variants, https://www.who.int/en/activities/tracking-SARS-CoV-2-variants
Atıf 

9. T.C. Sağlık Bakanlığı. (2021 19 Aralık). COVID-19 Aşısı Bilgilendirme Platformu https://covid19.saglik.gov.tr/TR-66935/genel-koronavirus-tablosu.html
Atıf 

10. Akin L. (2021). Going back to normal, but how? Re-opening policies and the standards for a new normal, Turkish Journal of Medical Sciences, 51(SI-1), 3162-3167.
Atıf 

11. T.C. Sağlık Bakanlığı. (2021). COVID-19 Aşısı Bilgilendirme Platformu. https://covid19asi.saglik.gov.tr/
Atıf 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezleri kullanmaktayız.    Daha Fazla Bilgi