Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu (IFRC), dünya çapında 13,7 milyon gönüllüsünün katkıları ve 192 ulusal dernek aracılığıyla 150 milyon kişiye ulaşan dünyanın en büyük insani yardım ağıdır. Afetlerin ve sağlıkla ilgili acil durumların öncesinde, sırasında ve sonrasında ihtiyaçları karşılamak ve savunmasız insanların yaşamlarını iyileştirmek için hep birlikte hareket ediyoruz.
IFRC; Türkiye’de göçmenler ve yerel halk, afetlerden etkilenenler ve insani yardıma ihtiyacı olan diğer gruplar dâhil 2,1 milyondan fazla insanı desteklemek için Türk Kızılay ile birlikte çalışmaktadır. Avrupa Birliği tarafından finanse edilen ve Türkiye’de en savunmasız durumdaki 1,5 milyondan fazla göçmene aylık nakit yardım sağlayan Sosyal Uyum Yardımı (SUY) programı, birlikte çalıştığımız en önemli programdır.
On Yıldan Fazla Süredir… Önümüzdeki Üç Zorluk
Türkiye, Mart 2021’de Suriye Krizi’nin 10. yılını geride bıraktı fakat hâlen 13,4 milyon Suriyeli insani yardıma muhtaç durumdadır. Türkiye, çatışmaya daha kalıcı bir siyasi çözüm bulunmasını savunurken 3,7 milyon Suriyeliye ev sahipliği yaparak temel ihtiyaçlarının karşılanmasında öncü rol oynamaktadır.
Zorunlu göçün 12. yılına girdiğimiz bu krizde (çoğu uzun süreli krizde, karmaşık acil durumlarda ve kronik kırılganlık durumlarında olduğu gibi) kalıcı çözüm umutları hâlâ netleşmemiştir. Bu nedenle çalışmalarımızın odağında “uzun vadeli dirençlilik” olmalıdır. Bu da dikkatimizi insani yardım ve kalkınma eylemlerini birbirine bağlamaya yönelik çabalara atıfta bulunan “bağ (nexus) yaklaşımı” gereğince sadece ihtiyaçları karşılamaya değil, onları azaltmaya da odaklamakla mümkündür.
Bu yıl IFRC, COVID-19 pandemisinin küresel sosyoekonomik etkilerinin büyüklüğünü ortaya koyan Drowning Just Below the Surface (Yüzeyin Hemen Altında Boğulma)1 başlıklı yeni bir araştırma yayımladı. Araştırma, COVID-19’un yıkıcı sosyoekonomik etkilerinden en orantısız şekilde etkilenen grupların kadınlar, kentsel alanlardaki insanlar ve hareket hâlindeki insanlar olduğunu ortaya koydu. İkinci kategoride yer alan göçmenler ve mültecilerin pandemi sırasında işlerini kaybetme olasılıkları daha yüksekti ve resmî koruma ve koruma tedbirleri açısından geniş ölçüde ihmal edildiler.
Bu sonuç, Türkiye’de çoğu SUY yararlanıcısı olan geçici ve uluslararası koruma altındaki kişilerle yürüttüğümüz çalışmalar Dağıtım Sonrası İzleme Raporları2, Odak Grup Tartışmaları (özellikle borç odaklı olanlar dâhil) ve Sektörler Arası Kırılganlık Çalışması3 ile de desteklenmektedir.
Araştırma, Türkiye’deki birçok göçmen ve ev sahibi topluluğun pandemi nedeniyle işini (gelirini) kaybettiğini gözler önüne sermiştir. Bu kayıp yaşam maliyetindeki artış ve gıda, faturalar ve kira için sınırlı ödeme kapasitesiyle birleştiğinde göçmenlerin borç almasına ve daha fazla borca girmesine sebebiyet vermiştir. Türkiye’de geçici ve uluslararası koruma altındaki kişilerin borç düzeyleri pandeminin başlamasından bu yana iki katından fazla artmıştır. Bunun sonucunda aileler, gıda gibi temel ihtiyaçlarından mahrum kalmakta ve çocuklarının eğitimi, iletişimi ve sağlıkla ilgili bakımı gibi diğer önemli harcamalarından ödün vermektedir.
Nakit yardım, birçok kişinin daha fazla borca girmesini ve olumsuz başa çıkma mekanizmalarına başvurmasını önlemeye yardımcı olmakta (yardım alan 2 kişiden 1’i SUY’un borçlarını yönetmelerine yardımcı olduğunu belirtmiştir), geçici ve uluslararası koruma altındaki kişilerin artan insani ihtiyaçlarının karşılanmasında hayati olmaya devam etmektedir.
Bununla birlikte nakit yardımlar, özellikle savunmasız çoğunluk için kritik düzeyde önemli olmaya devam ederken daha uzun vadeli çözümlere ihtiyaç olduğu aşikârdır. Göçmenlerin daha öngörülebilir mali güvenlik sağlayan ve yasalarla korunan haklara sahip işlere geçişinin desteklenmesi temel ihtiyaç desteğine olan bağımlılığın azaltılmasına yardımcı olacaktır. Elbette mevcut iş gücü piyasası koşulları göz önüne alındığında sosyal uyumun sağlanması ve artan gerilimlerin önlenmesi için bunun da Türk vatandaşlarının istihdam olanaklarını olumsuz etkilemeden yapılması gerekmektedir.
2022 ve sonrasında üstesinden gelmemiz gereken üç büyük zorluk görüyoruz:
Birincisi, Türkiye’nin çeşitlendirilmiş ekonomisiyle ev sahibi bir ülke olarak göçmenler için eşsiz fırsatlar sunduğuna inanıyoruz ancak Türkiye’deki geçim fırsatları ve sosyal uyum konusundaki mevcut yatırımlar yeterli düzeyde değildir. Bölgesel Mülteci ve Dayanıklılık Planı (3RP)4 üyelerinden, uluslararası finans kuruluşlarından ve diğer aktörlerden gelen destekler, 2017-2021 arasında toplamda yaklaşık 30.000 yeni iş olanağının oluşturulmasıyla sonuçlandı ki bu da çabaların arttırılması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.5
İkincisi, göçmenlerin iş gücü piyasasına erişimini etkileyenleri azaltmak için yapılması gereken çalışmalardır.6 Geçici Koruma Altındaki Yabancıların Çalışma İzinlerine İlişkin Yönetmelik (2016), onlara kayıtlı çalışma hakkı veren önemli bir hukuki gelişmedir. Ancak Suriyeliler, kayıtlı istihdam olanaklarına erişimde işverenlerin çalışma izni başvurularında isteksizlik (maliyetteki düşüşe rağmen), istihdam edilen her Suriyeli için bir şirketin on Türk çalışanı olmasını gerektiren kota sistemi veya ortaya çıktıkları yerde iş fırsatlarından yararlanmayı zorlaştıran coğrafi kısıtlamalar gibi engellerle karşılaşmaya devam ettiği için istenen sonucu vermemiştir.7 Son olarak insani yardım ve kalkınma yardımı için finansman akışları arasında daha büyük bir sinerji olması gerektiğine inanıyoruz. Mevcut durum, uzun süreli bir yerinden edilme durumu hâline geldi ki bu da insani yardım çalışmalarını (daha etkili olması için) uzun vadeli programlama çabalarıyla bütünleştirmemiz gerektiği anlamına geliyor. Temel ihtiyaç yardımına alternatifler, sınırlı kaldığı sürece bağımlılık döngüsü devam edecek ve geçiş yanıltıcı olacaktır.
Türk Kızılay ve IFRC dâhil insani aktörler, yetkililer, bağışçılar ve kalkınma ortakları (özel sektör dâhil); müdahaleleri arasında daha iyi bağlantıların kurulmasını sağlamak için sürekli diyalog içinde olmalıdır. Kızılay’ın şu anda UNDP ile birlikte eş başkanı olduğu “3RP Geçiş Görev Ekibi” buna örnek verilebilir.8
IFRC Türkiye heyeti, yeni yıla özellikle şu anda SUY’dan yararlanan mülteciler olmak üzere “Türkiye’deki mültecilerin sosyoekonomik içerme ve güçlendirilmesi” sorununa odaklanmış bir ruhla yaklaşıyor. Bu değişim; sürdürülebilir değişime inanan ve Türkiye’deki en savunmasız insanların daha uzun vadeli kazanımı için kısa vadeli fedakârlıklar yapmaya hazır, cesur ve iş birlikçi bir liderlik gerektirecektir.
Nihayetinde insani yardım ve kalkınma aktörlerini, bağışçıları, özel sektörü, Türk makamlarını, akademiyi ve sivil toplumu bu üçlü zorluğun ele alınmasına katkıda bulunmaya davet ediyoruz: Sosyoekonomik güçlendirmeye yatırımı arttırmak, istihdamın önündeki engellerin azaltılmasına katkıda bulunmak, insani yardım ve kalkınma müdahaleleri arasında daha fazla sinerji yaratmak için güçleri birleştirmek.
1. https://www.ifrc.org/document/drowning-just-below-surface-socioeconomic-consequences-covid-19-pandemic
Atıf ↑
2. https://www.ifrc.org/document/socioeconomic-impacts-refugees-turkey-one-year-covid-19
Atıf ↑
3. https://reliefweb.int/sites/reliefweb.int/files/resources/IVS-report-210616.pdf
Atıf ↑
4. Bölgesel Mülteci ve Dayanıklılık Planı (3RP): Türkiye bölümü. Suriye krizine yanıt vermek için BM kurumları ve diğer insani yardım ve kalkınma ortakları için stratejik, koordinasyon, planlama, savunuculuk, kaynak yaratma ve programlama platformudur.
Atıf ↑
5. Task Team on Referral and Transition to Livelihoods Opportunities (Yönlendirme ve Geçim Kaynaklarına Geçiş Fırsatlarına İlişkin Görev Ekibi), Aralık 2021, Taslak Çıktı Belgesi
Atıf ↑
6. Bunlar özellikle kadınların işgücüne düşük katılımıyla ilgili yapısal sorunları ve daha esnek kriterler ve standartlar gerektiren işgücü piyasasındaki kayıt dışılığın itici güçlerini içermektedir.
Atıf ↑
7. Geçici ve uluslararası koruma altındaki kişilerin Göç İdaresi Başkanlığı’na ve nüfusa kayıtlı oldukları ilde kalmaları gerekmektedir. Taşınma başvuruları mümkün olmasına rağmen İstanbul dahil birçok ilde yeni kayıtlar askıya alındı.
Atıf ↑
8. Kızılay, IFRC ve Türkiye’deki mülteci müdahalesinin diğer kilit paydaşları (BM Ajansları, Dünya Bankası, GIZ) arasında teknik düzeyde değişimi kolaylaştırmak için Yönlendirme ve Geçim Kaynaklarına Geçiş Fırsatlarına İlişkin Görev Ekibi kurdu. UNDP ve Kızılay’ın eş başkanlığını yaptığı ve IFRC’nin teknik desteğiyle görev yapan Görev Ekibi, Aralık 2020’den Ekim 2021’e kadar birkaç kez bir araya geldi.
Atıf ↑