Sosyal hizmetlerin temel işlevi; bireylerin, ailelerin, grupların ve toplumun yaşam kalitesini geliştirmektir. Sosyal hizmetin temel perspektifi sosyal kalkınma olarak kabul edilir; sosyal kalkınma toplumun kurumlarına odaklanır ve sosyal programların uygulanmasıyla ilişkilidir. Sosyal kalkınmada kavramlar kadar uygulamalar arasındaki ilişki ve iş birliği de sosyal politikaların uygulama aracı olan sosyal hizmetlerin gündemini belirlemektedir. Sosyal kalkınmanın odağı ve sosyal hizmetlerin uygulama alanındaki odağı arasındaki farklılıklar veya benzerlikler kullanılacak yöntemlere ve kaynaklara yansımaktadır. Kalkınmanın amacı, insanların özgürce karar verebilmeleri için ekonomik, sosyal ve kültürel seçeneklerini arttırmaktır. Bu yaklaşım güçlendirme, eşitlik, adalet, haklar, verimlilik gibi sürdürülebilirliğe dayalı kavramları bir araya getiren bütüncül bir bakış açısı içermektedir. Son birkaç on yılda dünya gittikçe artan nüfus, göçler, kentleşme, endüstriyel atıkların kontrol edilememesi, yetersiz altyapı, deniz, orman, hava gibi doğal kaynakların tahrip edilmesi, içilebilir temiz suya erişebilen bireylerin sayısının azalması ve ekolojik dengenin bozulması gibi sosyal ve çevresel olaylara tanıklık etmektedir.
Diğer yandan dünyadaki en zengin 42 kişinin mal varlığı dünya nüfusunun %50’sine tekabül eden 3,6 milyar insanın mal varlığına eşittir, en zengin 10 ülkenin geliri de en fakir 10 ülke gelirinin tam 77 katıdır. Dünyanın yarısından fazlası yetersiz beslenen ve temel haklarından yararlanamayan yoksullardan oluşmaktadır. Bu noktada sosyal adalet ve insan haklarını temele alan sosyal hizmetin bilgi, beceri ve uygulama alanı toplumdaki her bireyin, ailenin, hassas grupların yaşam kalitesinin iyileştirilmesi için önemli görülmektedir.
Burada hem yaşam kalitesi hem de sürdürülebilirlik için “ihtiyaçların karşılanması” ve “kaynakların kullanılmasında sınırların belirlenmesi” gibi iki temel konu karşımıza çıkmaktadır. İhtiyaçların karşılanması özellikle yoksulların temel ihtiyaçlarının karşılanmasını içermektedir. Kaynakların kullanılmasında sınırların belirlenmesi ise şimdiki ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasına yetecek kadar kaynakların korunmasını ifade etmektedir.
Sosyal hizmet mesleği sosyal değişimi, insan ilişkilerinde problem çözmeyi, güçlenmeyi, katılımı ve insanların özgürlüğünü sağlayacak müdahalelerde bulunur. İnsan davranışı ve sosyal sistem teorilerinden yararlanarak müdahale sürecinde birey ve çevresi arasındaki etkileşime odaklanır. Bu nedenle sosyal hizmet bir süreçtir. Sosyal hizmetin en önemli amacı insanların refahını yükseltmektir. Bu süreçte sosyal hizmet uygulamaları, insan hakları ve sosyal adalet gibi ilkeleri benimser. Sosyal hizmetler hem küresel gündemlere ve küresel konuların yereldeki yansımalarına hem de yaşanılan coğrafyaya bağlı yerel gündemlere odaklanmaktadır.
Ülkemiz küresel olarak farklı coğrafyalarda afet ve acil durumlarda evrensel sorumluluk anlayışıyla eyleme geçmekte ve her bir çocuğun gözünde mutluluk olmaktadır. Yardım ve iyilik, Türkiye’nin asırlık tarihinin en sıcak tarafı, kültürümüzün en temel öğretilerinden olmakla birlikte sosyal hizmetlerdeki güçlü yapımız ve insani yardım alanında Kızılay gibi sivil toplum kuruluşları aracılığıyla gönüllülüğün kurumsallaşması ve gelişmesi Türkiye’nin en cömert ülke olmasında ve “dünyanın vicdanı” hâline gelmesinde etkili olmaktadır. Özellikle 2020 Aralık’ta başlayan COVID-19 pandemi sürecinde her bölgede aşı dâhil sağlıkla ilgili ihtiyaçların karşılanması için girişimlerde bulunulmuştur. Türkiye’nin insani yardımın yanı sıra diplomasi alanında göç olgusuna ve mültecilere insan haklarını temele alan yaklaşımı da başta Avrupa olmak üzere birçok ülkeyi etkilemektedir. Türkiye 2021 itibarıyla 5,4 milyon yabancıya ev sahipliği yapmaktadır. Bu mülteciler hak temelli yaklaşımla ülkemizdeki sağlık, eğitim hizmetleri ve sosyal hizmetlerden tümüyle yararlanmaktadır. Böylece uluslararası toplumda sıkça tartışılan yabancı düşmanlığı, ayrımcılık gibi konuların önlenmesinde Türkiye olarak tüm kaynaklarımızı seferber ederek başarılı olduğumuz yadsınamaz.
Türkiye 2021’de insan refahını etkileyen küresel gündemin yanı sıra yerel olarak sosyal hizmetlerin sunumunda acil durumlarla karşı karşıya kalmıştır. COVID-19 salgınının bireyler, aileler ve toplum düzeyinde uzun süreli psikososyal ve ekonomik etkileri, ülkemizde meydana gelen doğa kaynaklı afetler ve acil durumlar sosyal hizmetlerin odağında yer almıştır. Ayrıca Türkiye’de mültecilere ve ülkemiz vatandaşları arasında hassas bireyler ve gruplara yönelik sosyal hizmetler sürdürülmekte ve hizmet kalitesini arttırmaya yönelik çalışmalar da gerçekleştirilmektedir.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, COVID-19 salgınının olumsuz etkilerini azaltmak için 2021’de fazlara göre planlanan ek sosyal yardımlarla sosyal koruma kapsamını genişletmiştir. Nisan 2020’den itibaren Tam Kapanma Sosyal Yardım Programı kapsamında 1.100.-TL tutarındaki nakdî yardımlar ihtiyaç sahiplerine konutlarında teslim edilmiştir. COVID-19 salgını nedeniyle dönemsel ihtiyaç sahibi olup temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk yaşayan kişilere yönelik “Sosyal Koruma Kalkanı Paketi” kapsamında “Sosyal Destek Programı ve Millî Dayanışma Kampanyası” aracılığıyla ilave destekler sunulmuştur. Salgın döneminde 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu’nun 2. maddesinde yer alan hüküm doğrultusunda “acil durum hâli” ilan edilmiş, “Salgın Sosyal Destek Programı” kapsamında salgın öncesi dönemde sosyal yardım programlarından yararlanmayan hanelerin geçici yoksulluk riski yaşamaları nedeniyle çeşitli sosyal yardım programlarından yararlanmaları sağlanmıştır.1 COVID-19’la mücadele çerçevesinde uygulamaya konan “Sosyal Koruma Kalkanı Paketi” kapsamında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından hayata geçirilen “Salgın Sosyal Destek Programı” üç faz hâlinde (Faz I, Faz II, Faz III) uygulanmıştır. 2021’de hayata geçirilen Faz III kapsamında bugüne kadar 2,3 milyar TL nakdî yardım sunulmuştur. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yürütülen “Biz Bize Yeteriz Türkiye’m Millî Dayanışma Kampanyası”yla ihtiyacı olan vatandaşlara ilave destekler sunulmuştur. Kampanya kapsamında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu’na toplam 2.078.252.487.-TL kaynak aktarılmıştır. Millî Dayanışma Kampanyası kapsamında son olarak beş binden fazla haneye 1000’er TL olmak üzere toplamda 5,3 milyondan fazla ödeme yapılmıştır.2
COVID-19 salgın döneminde bireyler ve aileler sadece ekonomik değil, bütüncül bir yaklaşımla psikososyal yönüyle de desteklenmiştir. Salgından etkilenen bireyler ihtiyaç duyduklarında bulundukları ilin Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ve Sosyal Hizmet Merkezleri aracılığıyla psikososyal destek hizmetlerine ücretsiz ulaşabilmektedir. İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulları tarafından belirlenen kurallar çerçevesinde gerekli tedbirler alınarak yüz yüze veya telefon aracılığıyla özellikle COVID-19 sebebiyle yakınlarını kaybedenlere psikososyal destek sağlanmıştır.
Pandemi döneminde vakalarla çalışmaya ilişkin bilgi ve beceri yelpazesinde mesleki gelişmenin sağlanması, yoğun çalışma programı ve karantinaya bağlı uzun çalışma saatleri nedeniyle hizmet sunanlarda ortaya çıkan stres ve tükenmişliğin azaltılması için çoğunluğu sosyal çalışmacı ve psikologlardan oluşan 582 personele Salgın Süresince Afet ve Acil Durumlarda Psikososyal Destek Hizmeti eğitimi verilmiştir.3
Toplumdaki bireylerin ve ailelerin ihtiyaç duydukları konularda sosyal hizmetlere erişimlerini kolaylaştırmak ve karşılaştıkları sorunların çözümü için destek sağlamak amacıyla ülke genelinde hizmet veren sosyal hizmet merkezlerinin sayısı, 2021 itibarıyla 370’e ulaşmıştır. Bireyler ve ailelerin kamu hizmetlerinden etkin şekilde faydalanabilmeleri için arz odaklı sürdürülen Aile Sosyal Destek Programı (ASDEP) kapsamında çalışan personel sayısı 3.444’e ulaşmış, toplam 2,8 milyon hanede sosyal incelemeler gerçekleştirilmiştir. Engelli bireylere yönelik Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı yatılı hizmet veren engelli bakım ve rehabilitasyon merkezi sayısı, 2021 Eylül itibarıyla 104, gündüzlü bakım hizmeti veren merkez sayısı 280 olmuştur. Bakanlığa bağlı huzurevi sayısı ve kapasitesi 2002’ye göre yaklaşık 2,5 kat artmış ve huzurevi sayısı Eylül 2021 itibarıyla 162’ye yükselmiştir. Yaşlı bireylere yönelik yürütülen hizmetlerde yerel yönetimlerin rolünün ve hizmetlerinin arttırılmasını amaçlayan Yaşlı Destek Programı (YADES) kapsamında 2021 için 3 milyon TL kaynak ayrılmıştır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4. Ulusal Eylem Planı yayımlanmış ve 81 ile “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele” konulu genelge gönderilmiştir. Ankara ve İstanbul’da hizmet veren kadın konukevlerinden birinde on iki yaş üstü erkek çocuğu olan şiddet mağduru kadınlara yönelik 1+1 bağımsız daireler şeklinde hizmet birimleri oluşturulmuştur.Türkiye genelindeki kadın konukevi sayısı 149’a, kapasitesi de 3 bin 624’e yükselmiştir. Son üç yılın ortalamasına göre kadın konukevlerinde kadınların yüzde 47’si şiddet, yüzde 53’ü ise barınma nedeniyle hizmet almaktadır. Kadınların üretimine katılımını desteklemek için kadın kooperatifçiliği kapsamında stratejiler belirlenmiştir.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından çocuklara sunulan hizmetler 2021’de kapsamlı şekilde yürütülmüştür. Aile odaklı hizmetlerden yararlanan çocukların oranı 2002’de %39 iken, 2021’de bu oran %95’e yükselmiştir. Çocuk haklarının korunması, bağımlılık, dijital zorbalık, sosyal medya, muzır neşriyat, mobil çocuk hizmetleri gibi geniş alanda çocuk koruma hizmetleri gerçekleştirilmektedir. Şehitlerimizin aileleriyle gazilerimiz ve aileleri çok boyutlu desteklenmektedir.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2021’de çalışmalarına göç, afet ve acil durumlarda birey, aile ve topluma yönelik psikososyal destek hizmetlerinin koordineli ve etkin bir şekilde sunulması ve hizmet sunumunun kapasitesini geliştirmek hedefini benimseyerek devam etmiştir.2 Ayrıca Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda afet/ acil durum hâllerinde uygulanacak psikososyal destek hizmetlerine ilişkin Psikososyal Destek Çalışma Kılavuzu’nun oluşturulması ve bu doğrultuda 1.000 personele psikososyal destek eğitimi verilmesi planlanmıştır.5
İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı ve Birleşmiş Milletler Göç Kuruluşu (IOM) iş birliğiyle ev sahibi toplumla ülkemizde yaşayan yabancıların sosyal uyumunu arttırmak amacıyla düzenlenen “Yerelde Uyum Buluşmaları” toplantıları çeşitli şehirlerde gerçekleştirilmiştir. Bu toplantılarda yabancılara sağlanan bilgilendirme hizmetlerinin kapasitelerinin arttırılması, yabancılara ve Türk toplumuna yönelik farkındalığı arttıracak bilgilendirme araçlarının geliştirilmesi, yerel düzeyde sosyal uyum faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi konuları ele alınmıştır. İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı tarafından Dünya Bankası ve Türk Kızılay iş birliğinde ev sahibi toplumla ülkemizde yaşayan yabancıların sosyal uyumunu arttırmak amacıyla yürütülen Sosyal Hayata Uyumun Desteklenmesi Projesikapsamında özellikle göçmen nüfusun yoğun olduğu sınıra yakın şehirlerde teknoloji atölyeleri, spor yoluyla uyum faaliyetleri ve mobil tiyatro etkinlikleri gerçekleştirilmiştir.6
İklim ve çevre koşullarındaki bozulmanın da etkisiyle dünyada ve ülkemizde doğal afetlerin şiddeti ve sıklığı 2021’de artış göstermiştir. Afet durumlarında Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlükleri tarafından sosyal yardımlar ve psikososyal ekiplerin destek hizmetleri şeklinde doğrudan müdahaleler gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalar kapsamında 28.07.2021 itibarıyla Antalya, Muğla, Adana, Artvin, Aydın, Isparta, Kayseri, Mersin ve Osmaniye’de meydana gelen orman yangınlarına 859 personelle müdahale edilmiş ve 17.488 kişiye psikososyal destek eğitimi verilmiştir. Kastamonu, Bartın ve Sinop’ta 11.08.2021’de meydana gelen sel felaketlerinde ise 586 personelle 5.310 kişiye ulaşılırken toplamda 1.445 personelle 22.798 kişiye psikososyal destek hizmeti verilmiştir.7
Özellikle 2021’de yaşanan sel ve yangın felaketleri sonrasında bölgede afetten etkilenen vatandaşlara yönelik psikolojik ilk yardım, ihtiyaç ve kaynak tespiti, psikoeğitim oturumları ve bireysel görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Psikososyal destek ekipleri ailelerde özel ihtiyaç sahibi yaşlı, engelli, bebek ve çocuklara yönelik destek programları düzenlemiştir. Afetten yaralı kurtulan veya vefat eden vatandaşların aile yakınları da ziyaret edilerek psikososyal hizmetler sunulmuştur. Ayrıca, afet alanında görev alan personele yönelik psikolojik bilgilendirme, öz bakım becerilerini geliştirme ve duygusal sağaltım odaklı destek hizmetleri sunulmuştur. Bölgede çocuk destek alanları oluşturularak yaş gruplarına göre psikoeğitim oturumları, ebeveynlere yönelik psikolojik bilgilendirme, gizlilik ve mahremiyet eğitimi, çocuklarda yas süreci, tematik oyunlarla duygu düzenleme gibi çalışmalar gerçekleştirilmiştir.Afet ve acil durumlarda Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre ilk ve acil olarak yeme ve giyinme ihtiyacı karşılanmaktadır. İkinci olarak bireylerin ve ailelerin güvende olabilecekleri bir çevrede barınma ihtiyacı ve üçüncü olarak psikososyal destek ihtiyaçlar karşılanmaktadır. İnsan onuruna yaraşır şekilde sunulan bu hizmetler eş zamanlı planlanmakta ve sunulmaktadır.
Afetlerde yangın, sel gibi olayların şehir merkezine uzak, köyleri ve ilçeleri etkilemesi nedeniyle mobil koordinasyon aracıyla mobil sosyal hizmet merkezlerisahada aktif kullanılmıştır. Afetin yaşandığı bölgede hayatın normale dönmesi ve afetten etkilenen insanların kendi kendine yardım etme becerilerinin arttırılması için toplum düzeyinde sosyal iyileştirme etkinlikleri planlanmıştır. Afetten etkilen vatandaşlarımızın çeşitli ihtiyaçlarının giderilebilmesi ve ayni yardımların afetten zarar gören vatandaşlara en hızlı şekilde ulaştırılmasına yönelik “Sosyal Market” ve “Mobil Sosyal Market” hizmeti devreye girmiştir. Hem kamu kurum ve kuruluşları hem de gönüllüler afet bölgesinde yaraların sarılması için el birliğiyle çalışmalar yürütmüştür.8 2021’de pandemi sürecinde meydana gelen afetler, ülkemizde iş birliği ve koordinasyonla yenilikçi sosyal hizmet modellerinin ortaya çıkmasına, kurumlar olarak esnek, hızlı ve dirençli bir tutumun sergilenmesine vesile olmuştur. Pandemi nedeniyle 2020’de kurulan “Vefa Sosyal Destek Grupları”nın çalışmaları Ulusal Sosyal Hizmet Programına dönüşmüştür.
Ülkemizde afet durumlarında sosyal hizmet uygulamalarının kapsamının şekillenmesi açısından düzenlemeler oluşturulmaya başlanmıştır. Kalkınma planında yer alan afet ve acil durumlara karşı toplumsal farkındalığın arttırılması ve yerel düzeyde afet yönetiminden sorumlu birimlerin kapasitelerinin güçlendirilmesi için meslek grupları, vatandaşlar, öğrenciler, sivil toplum kuruluşları gibi çeşitli hedef gruplarına afet farkındalık eğitimleri verilmiştir. Afet ve acil durumlarda psikososyal destek hizmetinin niteliğini arttırmayı amaçlayan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, afet ve acil durum alanında çalışan personelin mesleki bilgi ve becerisini arttıracak eğitimler sunmakta ve psikososyal destek eğitim programlarının sürdürülebilirliğini sağlamak için kendi eğiticilerini yetiştirmektedir.9
Acil durumlarda özellikle sosyal hizmetler alanında gönüllülerin katkısı değerlendirilmektedir. Bu noktada gönüllü katılımı ve desteğiyle aynı zamanda gönüllü faaliyetlerin organizasyonu ve verimliliği için çalışmalar başlatılmıştır. Sosyal hizmetlerde gönüllülük konusunda farkındalığın arttırılması için bilgilendirme toplantıları yapılması ve Gençlik Radyosu aracılığıyla eğitimlerin verilmesi planlanmıştır. Genç Gönüllüler Platformu’nun Damla Gönüllülük Hareketi’nin kurumsal kapasitesi güçlendirilerek STK’ların platforma kurumsal üyelikleri teşvik edilmiştir
Gençlik merkezleri ve kamplarında yürütülen hizmetler, hareketlilik programları ve sosyokültürel faaliyetler aracılığıyla gençlerin toplumsal hayata aktif katılımlarının arttırılması, toplumsal aidiyet duygularının güçlendirilmesi, gençler arasında sosyal sorumluluk ve gönüllülük bilinci ve kültürünün geliştirilmesi amaçlanmaktadır.9
“2019 Gönüllülük Yılı” kapsamında başlatılan uygulamayla gençleri gönüllülük faaliyetlerine teşvik etmek, gönüllülük çalışmalarına ağırlık vermek amacıyla gençlik merkezlerinde ve genç ofislerde “mavi oda-gönüllü ofisleri” kurulmaktadır. Ekim 2021 itibarıyla bu odaların sayısı 190’a ulaşmıştır. Ülkemiz, hareketlilik ve gönüllülük faaliyetlerini Avrupa genelinde geliştirmeye yönelik mevcut AB eğitim ve gençlik programlarının yanı sıra 2019’dan beri gönüllülük, dayanışma, istihdam ve staj faaliyetlerini destekleyen Avrupa Dayanışma Programı’na (ESC) da katılmaktadır. STK’ların kapasite gelişimi, gönüllülük ve sosyal girişimcilik gibi alanların yaygınlaştırılması, merkezî ve yerel kamu kurumlarıyla iş birliğinde ilerlemeler sağlanmıştır. Ülkemizde sivil toplumun güçlendirilmesi, STK’ların kapasitesinin geliştirilmesi, sivil toplum alanındaki politikaların ve uygulamaların bütüncül biçimde koordinasyonunun sağlanması amacıyla İçişleri Bakanlığı bünyesinde kurulan Sivil Toplumla İlişkiler Genel Müdürlüğü (STİGM) bu alanda kapsamlı çalışmalar yürütmektedir. COVID-19 pandemisi sonucu ortaya çıkan toplumsal ihtiyaçların karşılanmasında sivil toplum faaliyetleri önemli rol oynamaktadır. Önümüzdeki dönemde de pandeminin yol açabileceği toplumsal ve çevresel etkilere yönelik STK’larla iş birliği yapılmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir.9
Dersler ve Öneriler
Ülkemizde yakın dönem sosyal hizmet tarihine kaydedilecek en önemli kurumsal konulardan biri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının birleşmesiyle 2018’de kurulan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2021’de “Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı” olarak yeniden yapılanmasıdır. 2021, sosyal hizmetler açısından pandemiyi, doğa kaynaklı afetleri merkeze alan bunun yanı sıra kadınların, çocukların ve ailelerin korunması, engelli ve yaşlı hizmetleri, şehit ve gazilere yönelik hizmetler, sosyal yardımlar gibi alanlarda hem sosyal politikalar ve stratejilerin belirlendiği hem de hizmetlerin kapasitesinin geliştirildiği dönem olmuştur. Eş zamanlı olarak hizmet sunanların ve eğiticilerin eğitiminin gerçekleştirildiği, hizmet kalite standartlarının geliştirildiği, inovatif sosyal hizmet uygulamalarının ortaya çıktığı, iş birliği ve koordinasyon ile ulusal sosyal programların uygulandığı dönem olması sebebiyle sosyal hizmetlerde gelişmeler yaşanmıştır. Bu dönemde hem küresel sorunlar hem de yerel meydana gelen afet ve acil durumlar karşısında sosyal hizmetler alanında hızlı çözüm üretme potansiyelimizin ortaya çıkmasına tanıklık ettik.
Ülkemizde 2021’de küresel bir kriz olarak değerlendirilen COVID-19 pandemi sürecinde engelli, yaşlı gibi hassas gruplara sunulan hizmetler en etkili şekilde devam etmiştir. Özellikle kurumsal bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinde uygulanan tedbirler, karantina kuruluşları gibi bu dönemde ortaya çıkan yenilikçi bakım modelleri özellikle pandemi döneminde yaşlıların korunmasında etkili olmuştur.
Pandemi süreci devam etmektedir. Aşı bulunmasına karşın dünyadaki aşılama oranındaki beklenen artışın sağlanamaması bu süreci uzatmakta, COVID-19 virüsünün yeni mutasyonlarının oluşması kaygıyı yükseltmektedir. Son on yılda olduğu gibi insanoğlu bundan sonraki süreçte yeni virüslerle karşılaşmaya da hazır olmalıdır. Bu anlamda belki insanlık, bir pandemiden başka bir pandemiye geçiş yapacaktır. Pandemi sürecinin uzaması ruh sağlığının korunmasına yönelik hizmetlere duyulan ihtiyacı arttırmaktadır. Bu süreçte, ülkemizde öncelikle hassas grupların korunmasına ve sosyal hizmetlerin sunulmasına devam edilecektir. Tüm bu uygulamalar Türkiye’nin güçlü sosyal refah devleti yapısının bir gereği olarak sürdürülecektir.
Pandemi ve afet durumlarında 2021’de öne çıkan en önemli olgu “dayanışma” olmuştur. Bu dönemde kurumlarla bireyler ve aileler arasındaki bağlar dayanışma kültürünün bir parçası olarak güçlenmiş, devlet ve millet el ele vermiştir.
Acil ve kriz durumlarıyla karşı karşıya kaldığımız 2021’de bireylerin, ailelerin ve toplumun güçlendirilmesi ve hassas grupların öncelikli ihtiyaçlarının karşılanması için geniş kapsamlı hizmetler sunulmuştur. Bu dönemden etkilenen ve kırılgan hâle gelen bireylerin ve grupların ekonomik, sosyal ve psikolojik olmak üzere çok boyutlu desteklenmeye devam edileceğini belirtmek gerekir. Diğer yandan bakım ve sosyal hizmet alanında çalışanlarla sağlık çalışanlarının pandemi dönemindeki yoğun emek çalışmaları karşında yaşadıkları stres ve tükenmişlikle başa çıkmalarına destek olunmasına, buna yönelik yapılandırılmış ve sürdürülebilir çözüm programlarının geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır.
Pandemi döneminde dijital olanaklarla uzaklar yakın olmuştur. Pandemi sürecindeki mesafe ve kapanma kuralına uyma döneminde yaşlılar çoğunlukla tanımadıkları ve kullanmayı bilmedikleri akıllı telefonları kullanmak zorunda kalmıştır. Yaşlılara akıllı telefon gibi dijital iletişim cihazları ve online uygulamaları kullanma bilgilerini ve becerilerini geliştirmek için programlar yürütülmesi yararlı olacaktır.
Son söz olarak vurgulamak isterim ki bütün bu çalışmaların ve sosyal hizmetlerin temel amacı “hiç kimseyi geride bırakmamak” tır.
1. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (2021). E-bülten, 2021 eylül- ekim. https://www.aile.gov.tr/media/96243/bi-ri-mbultenleri-baski-1.pdf
Atıf ↑
2. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (2021 18 Kasım) 2021 yılı performans programı. https://www.csgb.gov.tr/media/72689/acshb-2021-yili-performans-programi.pdf
Atıf ↑
3. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (2021). E-bülten, 2021 eylül- ekim. https://www.aile.gov.tr/media/96243/bi-ri-mbultenleri-baski-1.pdf
Atıf ↑
4. T. C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (2021 17 Kasım). 2022 yılı cumhurbaşkanlığı yıllık programı. https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2021/10/2022-Yili-Cumhurbaskanligi-Yillik-Programi-26102021.pdf
Atıf ↑
5. T. C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (2021 17 Kasım). 2022 yılı cumhurbaşkanlığı yıllık programı. https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2021/10/2022-Yili-Cumhurbaskanligi-Yillik-Programi-26102021.pdf
Atıf ↑
6. Göç İdaresi Başkanlığı. (2021 15 Kasım). Sosyal hayata uyumun desteklenmesi projesi kapsamında çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi. https://www.goc.gov.tr/sosyal-hayata-uyumun-desteklenmesi-projesi-kapsaminda-cesitli-etkinlikler-gerceklestirildi
Atıf ↑
7. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı. (2021 26 Ağustos). Orman yangınları ve sel felaketlerine ilişkin psikososyal destek çalışmaları devam ediyor. https://www.aile.gov.tr/ankara/haberler/orman-yanginlari-ve-sel-felaketlerine-iliskin-psikososyal-destek-calismalari-devam-ediyor/
Atıf ↑
8. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı. (2021 26 Ağustos). Orman yangınları ve sel felaketlerine ilişkin psikososyal destek çalışmaları devam ediyor. https://www.aile.gov.tr/ankara/haberler/orman-yanginlari-ve-sel-felaketlerine-iliskin-psikososyal-destek-calismalari-devam-ediyor/
Atıf ↑
9. T. C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (2021 17 Kasım). 2022 yılı cumhurbaşkanlığı yıllık programı. https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2021/10/2022-Yili-Cumhurbaskanligi-Yillik-Programi-26102021.pdf
Atıf ↑